11. Sınıf İngilizce dersi, artık dil öğreniminde akademik derinliğin ve eleştirel düşüncenin ön plana çıktığı bir dönemdir. Bu aşamada öğrenciler, sadece dili kullanmakla kalmaz, aynı zamanda küresel ve sosyal meseleler, kariyer planlama ve kişisel gelişim gibi daha karmaşık konular hakkında analiz yapma ve tartışma yeteneği kazanır. Eğer yabancı dildeki akademik başarınızı artırmak, Future Jobs, Hobbies and Skills, Hard Times, What a Life!, Back to The Past, Open Your Heart, Facts About Turkey, Sports, My Friends ve Values and Norms gibi ana temalarda fikirlerinizi akıcı şekilde ifade etmek istiyorsanız, doğru yerdesiniz! Bu yazı, 11. Sınıf müfredatının ünitelerindeki temel kelimeleri keşfetmenize, anlamlarını öğrenmenize ve İngilizce iletişimde zirveye ulaşmanız için kelime dağarcığınızı sağlamlaştırmanıza yardımcı olacaktır.
EnglishCentral Kids ile İngilizce Öğren
EnglishCentral Kids’te sizi neler mi bekliyor? EnglishCentral Kids’te çocuklar için online canlı dersler, çocuk eğitimi konusunda uzmanlaşmış öğretmenler rehberliğinde gerçekleşir. Özel derslerimiz 25 dakikadır. Ayrıca EnglishCentral Kids’de farklı ilgi alanlarına hitap eden binlerce farklı interaktif video mevcut. Çocuğunuzun ilgisini çeken videoların İzle, Öğren, Konuş aşamalarını takip edebilir, kelime çalışmalarını yapabilir ve özel derslerini çocuğunuzun ilgi ve ihtiyaçlarına göre planlayabilirsiniz. Ders raporları sayesinde çocuğunuzun ilerlemesini takip edebilir, geliştirmesi gereken noktaları görebilir ve bu konulara yoğunlaşabilirsiniz.
EnglishCentral Kids kurslarıyla çocuğunuz:
– Deneyimli öğretmenlerle bire bir dersler yaparak konuşma becerisi kazanır.
– Eğlenceli içeriklerle motivasyonunu kaybetmeden aktif katılım sağlar.
– İnteraktif videolarla dinleme ve anlama yeteneğini geliştirir.
– Yaşına uygun kelimeleri ve kalıpları doğal akış içinde öğrenir.
– Öğretmenlerden aldığı geri bildirimlerle hatalarını hemen düzeltir.
Hemen ücretsiz kaydolun, 20 dakikalık deneme dersi kazanın!
11. Sınıf İngilizce Kelime Listesi
Bu bölümde 11. sınıf İngilizce derslerinde geçen kelimeleri ve onların Türkçe karşılıklarını bulabilirsiniz. Ayrıca verilen örnek cümleler sayesinde kelimeleri daha kolay anlayabilir ve cümle içinde doğru bir şekilde kullanabilirsiniz.
11. Sınıf 1. Ünite – Future Jobs Kelime Listesi
11. sınıf İngilizcesinin ilk konusu “Future Jobs”, yani “Geleceğin Meslekleri” dir. Hadi gelin bu ünitenin İngilizce kelime listesine birlikte bakalım.
| İngilizce Kelime | Türkçe Anlamı |
|---|---|
| Artificial Intelligence (AI) | Yapay Zeka |
| Appliance | Cihaz, Alet |
| Apply (for a job) | (İşe) Başvurmak |
| Applicant / Candidate | Aday |
| Application | Başvuru |
| Career | Kariyer |
| Certified | Sertifikalı |
| Cash up | Ciro etmek, Kasayı saymak |
| Cliché | Klişe |
| Clock off / Clock out | İş çıkışında kart basmak / Mesaiyi bitirmek |
| Company name | Şirket adı |
| Competitor | Rakip, Yarışmacı |
| Complaints and requests | Şikayet ve istekler |
| Computer skill | Bilgisayar becerisi |
| Confident | Kendinden emin |
| Confirm | Doğrulamak, Onaylamak |
| Consider | Dikkate almak, Düşünmek |
| Contribute (to) | Katkıda bulunmak |
| Co-operative | İşbirlikçi, Yardımlaşmacı |
| Corporate Culture | Şirket kültürü |
| Creative | Yaratıcı |
| Credible person | Güvenilir kişi |
| Criminal background | Sabıka geçmişi |
| Curriculum Vitae (CV) / Resume | Öz Geçmiş |
| Digital market | Dijital pazar |
| Disappointed | Hayal kırıklığına uğramış |
| Dream job | Hayaldeki meslek |
| Duties and responsibilities | Görevler ve sorumluluklar |
| Earlier employer | Daha önceki işveren |
| Eco-friendly | Çevre dostu |
| Education | Eğitim |
| Effect | Etki |
| Employed | İşe alınan, Çalışan |
| Employer | İşveren |
| Employment | İstihdam, Çalışma |
| Enclosing | Çevreleyen, Ekte yer alan |
| Energy sources | Enerji kaynakları |
| Enthusiastic | Hevesli, Meraklı |
| Entrepreneur | Girişimci |
| Essential | Gerekli, Temel |
| Estimated completion date | Tahmini bitiş tarihi |
| Evening shift | Akşam vardiyası |
| Excellent | Mükemmel |
| Exciting | Heyecan verici |
| Experience | Deneyim |
| Extraordinary | Sıra dışı |
| Failure | Başarısızlık |
| Faithfully (Yours faithfully) | İçtenlikle (Saygılarımla - resmi mektup sonu) |
| Familiarity | Aşinalık, Tanıdıklık |
| Flexible | Esnek |
| Fluent | Akıcı |
| Focusing on success | Başarı odaklı |
| Follow up | Takip etmek |
| Fortune | Şans, Servet |
| Full name | Ad ve Soyad |
| Full-time | Tam gün, Tam zamanlı |
| Future actions | Gelecekteki eylemler |
| Future jobs | Geleceğin meslekleri |
| Further | Daha ileri |
| Go back to school | Okula geri dönmek |
| Hard skill | Teknik beceri |
| Hired | İşe alınmış |
| In-demand | Talep gören, Rağbet gören |
| Internship | Staj |
| Interview | İş görüşmesi |
| Key players | Kilit rol oynayanlar |
| Know how | Nasıl yapılacağını bilmek, İşin sırrı |
| Launch (a new product) | (Yeni bir ürün) Piyasaya sürmek |
| Lifelong learning | Yaşam boyu öğrenme |
| Minimum wage | Asgari ücret |
| Networking | Ağ kurma, İlişki kurma |
| Opportunity | Fırsat |
| Performance | Performans, Başarım |
| Qualification | Nitelik, Vasıf |
| Recommendation letter | Referans mektubu |
| Salary | Maaş |
| Self-employed | Kendi işini yapan, Serbest çalışan |
| Soft skill | Sosyal beceri, Kişisel yetenek |
| Stressful | Stresli |
| Sustainable | Sürdürülebilir |
| Technology | Teknoloji |
| To be knowledgeable | Bilgili, Zeki olmak |
| Transportation system | Ulaşım sistemi |
| Unemployment | İşsizlik |
| Virtual reality | Sanal gerçeklik |
| Voluntary work | Gönüllü çalışma |
| Workplace | İş yeri |
| Worry (about) | Endişelenmek |
| Worthy | Değerli |
Artificial Intelligence (AI) is changing the way companies work.
(Yapay Zekâ, şirketlerin çalışma şeklini değiştiriyor.)
This appliance uses very little electricity.
(Bu cihaz çok az elektrik kullanır.)
I want to apply for a job at an international company.
(Uluslararası bir şirkete iş başvurusu yapmak istiyorum.)
The applicant must have strong communication skills.
(Başvuru sahibinin güçlü iletişim becerilerine sahip olması gerekir.)
You need to fill out the application form carefully.
(Başvuru formunu dikkatlice doldurman gerekiyor.)
Choosing the right career is one of the biggest life decisions.
(Doğru kariyeri seçmek, hayattaki en büyük kararlardan biridir.)
She is a certified English teacher.
(O, sertifikalı bir İngilizce öğretmenidir.)
The manager will cash up at the end of the day.
(Yönetici günün sonunda kasayı sayacak.)
Saying “time is money” is such a cliché.
(“Zaman paradır” demek tam bir klişedir.)
Employees usually clock out at 6 p.m.
(Çalışanlar genellikle akşam 6’da çıkış yapar.)
Our company name is known worldwide.
(Şirket ismimiz dünya çapında biliniyor.)
Apple is one of the biggest competitors in the tech industry.
(Apple, teknoloji sektöründeki en büyük rakiplerden biridir.)
The customer service team handles complaints and requests.
(Müşteri hizmetleri ekibi şikayetleri ve talepleri ele alır.)
Good computer skills are essential in today’s workplaces.
(Günümüz iş yerlerinde iyi bilgisayar becerileri gereklidir.)
She is very confident about her presentation.
(Sunumu konusunda çok kendine güveniyor.)
11. Sınıf 2. Ünite – Hobbies and Skills Kelime Listesi
11. sınıf İngilizcesinin ikinci konusu “Hobbies and Skills”, yani “Hobiler ve Beceriler” dir. Günlük yaşamımızda çevreyle ilgili kelimeleri öğrenmek için bu ünitedeki kelimelere birlikte göz atalım.
| İngilizce Kelime | Türkçe Anlamı |
|---|---|
| Hobby / Hobbies | Hobi / Hobiler, Uğraşlar |
| Skill / Skills | Beceri / Beceriler, Yetenekler |
| Talent / Gift | Yetenek, Doğuştan Gelen Kabiliyet |
| Amateur | Amatör, Acemi |
| Professional | Profesyonel |
| Keen on | Bir şeye çok düşkün/hevesli olmak |
| Be good at | Bir şeyde iyi olmak |
| Can't stand | Nefret etmek, Tahammül edememek |
| Don't mind | Aldırmamak, Sorun etmemek |
| Admire | Hayran olmak |
| Impressive | Etkileyici, Görkemli |
| Archery | Okçuluk |
| Ice-skating | Buz pateni |
| Knitting | Örgü örme |
| Sewing | Dikiş dikme |
| Wood carving | Ahşap oyma |
| Puzzles | Yapboz, Bulmaca |
| Collecting stamps | Pul toplama |
| Sculpture / Sculptor | Heykel / Heykeltıraş |
| Violinist | Kemancı |
| Painter / Painting | Ressam / Resim |
| Crafts | El sanatları, Zanaat |
| Exhibition | Sergi |
| Curator | Müze/Sergi Küratörü |
| Achievement / Accomplishment | Başarı, Başarım |
| Determination | Kararlılık |
| Diligent / Hard-working | Çalışkan |
| Curiosity | Merak |
| Focus on | Bir şeye odaklanmak |
| Motivate / Motivation | Motive etmek / Motivasyon |
| Improve | Geliştirmek, İlerletmek |
| Practice | Pratik yapmak, Alıştırma |
| Encourage | Cesaretlendirmek, Teşvik etmek |
| Dedicate | Kendini adamak |
| Free time / Leisure time | Boş zaman |
| Creative | Yaratıcı |
| Concentrate | Konsantre olmak, Yoğunlaşmak |
| Relaxing | Rahatlatıcı |
| Challenging | Zorlayıcı, Meydan okuyan |
| Unique | Eşsiz, Benzersiz |
| Worthwhile | Zahmete değer, Faydalı |
| Experience | Deneyim |
| Share (experience) | (Deneyim) Paylaşmak |
| Opportunity | Fırsat |
| Take up (a hobby) | (Bir hobiye) Başlamak |
| Give up (a hobby) | (Bir hobiyi) Bırakmak |
| Acquire (a skill) | (Bir beceri) Kazanmak, Edinmek |
| Master (a skill) | (Bir beceriyi) Uzmanlaşmak |
| Ordinary | Sıradan |
| Extraordinary | Olağanüstü, Sıradışı |
| Passion | Tutku |
| Get better at | Bir şeyde daha iyi olmak |
| Spend time | Zaman harcamak |
In my free time, I love reading mystery novels.
(Boş zamanlarımda gizem romanları okumayı severim.)
She has an amazing talent for playing the piano.
(Onun piyano çalma konusunda inanılmaz bir yeteneği var.)
I recently took up wood carving as a new hobby.
(Son zamanlarda yeni bir hobi olarak ahşap oymacılığına başladım.)
He’s very keen on photography.
(O, fotoğrafçılığa çok meraklıdır.)
I really admire people who never give up.
(Asla pes etmeyen insanlara gerçekten hayranım.)
Learning to knit was a challenging but fun experience.
(Örgü örmeyi öğrenmek zorlayıcı ama eğlenceli bir deneyimdi.)
Our art teacher organized an exhibition last month.
(Sanat öğretmenimiz geçen ay bir sergi düzenledi.)
She is a diligent student who always finishes her work on time.
(O, her zaman işini zamanında bitiren çalışkan bir öğrencidir.)
I’m trying to improve my drawing skills by practicing every day.
(Her gün pratik yaparak çizim becerilerimi geliştirmeye çalışıyorum.)
Playing chess helps me concentrate better.
(Satranç oynamak benim daha iyi odaklanmamı sağlar.)
He decided to give up ice-skating after his injury.
(Sakatlanmasından sonra buz patenini bırakmaya karar verdi.)
That sculpture is truly impressive.
(O heykel gerçekten etkileyici.)
It takes years to master a skill like violin playing.
(Keman çalma gibi bir beceride ustalaşmak yıllar alır.)
She spends her weekends doing crafts and decorating her room.
(Hafta sonlarını el işi yaparak ve odasını süsleyerek geçirir.)
His determination helped him achieve his dreams.
(Azmi, hayallerine ulaşmasına yardımcı oldu.)
11. Sınıf 3. Ünite – Hard Times Kelime Listesi
11. sınıf İngilizcesinin üçüncü konusu “Hard Times”, yani “Zor Zamanlar” dır. Film türleri, sinema terimleri ve yorum yapmayı öğrenmek için bu ünitenin kelimelerine bakalım.
| İngilizce Kelime | Türkçe Anlamı |
|---|---|
| Hard Times | Zor Zamanlar |
| Challenge | Zorluk, Meydan Okuma |
| Struggle | Mücadele etmek, Uğraşmak |
| Determination | Kararlılık |
| Perseverance | Azim, Sebat |
| Courage | Cesaret |
| Vulnerable | Hassas, Savunmasız |
| Acne | Sivilce |
| Depression | Depresyon |
| Anxiety | Kaygı, Endişe |
| Illness / Sickness | Hastalık |
| Health problems | Sağlık sorunları |
| Cure / Treat | Tedavi etmek |
| Recover | İyileşmek, Kendine gelmek |
| Herbal medicine | Bitkisel ilaç |
| Dermatologist | Cilt doktoru |
| Faint | Bayılmak |
| Cyber addiction | Sanal bağımlılık |
| Eating disorder | Yeme bozukluğu |
| Bullying | Zorbalık |
| Ignore | Görmezden gelmek |
| Feel embarrassed | Utanmak, Mahcup hissetmek |
| Cry / Weep | Ağlamak |
| Disability | Engellilik |
| Illiterate / Illiteracy | Okuryazar olmayan / Cehalet |
| Education | Eğitim |
| Educated | Eğitimli |
| Scholarship | Burs |
| Drop out of school | Okulu bırakmak |
| Fail the class | Sınıfta kalmak |
| Graduate | Mezun olmak |
| Poverty | Yoksulluk, Fakirlik |
| Hard conditions | Ağır şartlar, Zor koşullar |
| Crowded | Kalabalık |
| Factory / Factories | Fabrika / Fabrikalar |
| Industrial Revolution | Sanayi Devrimi |
| Declare war | Savaş ilan etmek |
| Historical events | Tarihi olaylar |
| Earthquake | Deprem |
| Damage (environment) | (Çevreye) Zarar vermek |
| Inspire / Inspiration | İlham vermek / İlham |
| Inventor / Invention | Mucit / İcat |
| Discovery | Keşif |
| Develop | Geliştirmek |
| Common | Yaygın |
| Crucial | Çok önemli, Hayati |
| Introvert | İçe dönük (Kişi) |
| Extrovert | Dışa dönük (Kişi) |
| Face to face communication | Yüz yüze iletişim |
| Household chores | Ev işleri |
| Daily chores | Günlük işler |
| Reduce | Azaltmak |
| Get rid of | Kurtulmak |
| Equal rights | Eşit haklar |
| Embrace | Kucaklamak, Kabul etmek |
| Exposure | Maruz kalma |
| Prevent | Önlemek |
| Traumatic | Travmatik |
During hard times, true friends always stand by your side.
(Zor zamanlarda gerçek arkadaşlar her zaman yanında olur.)
Climbing that mountain was the biggest challenge of my life.
(O dağı tırmanmak hayatımdaki en büyük zorluktu.)
Her determination helped her finish the marathon.
(Azmi, maratonu bitirmesine yardımcı oldu.)
You need courage to speak in front of a large audience.
(Büyük bir kalabalığın önünde konuşmak için cesaret gerekir.)
He felt vulnerable after losing his job.
(İşini kaybettikten sonra kendini savunmasız hissetti.)
Teenagers often suffer from acne during puberty.
(Ergenlik döneminde gençler genellikle sivilce sorunu yaşar.)
After weeks of rest, she finally began to recover.
(Haftalarca dinlendikten sonra sonunda iyileşmeye başladı.)
Some people prefer herbal medicine instead of drugs.
(Bazı insanlar ilaç yerine bitkisel tedaviyi tercih eder.)
He went to a dermatologist because of his skin problems.
(Cilt sorunları nedeniyle bir dermatoloğa gitti.)
Cyber addiction can affect both mental and physical health.
(Siber bağımlılık hem zihinsel hem de fiziksel sağlığı etkileyebilir.)
Schools should take bullying very seriously.
(Okullar zorbalığı çok ciddiye almalıdır.)
Many students dream of getting a scholarship to study abroad.
(Birçok öğrenci yurt dışında okumak için burs almayı hayal eder.)
The Industrial Revolution changed the world completely.
(Sanayi Devrimi dünyayı tamamen değiştirdi.)
Scientists work hard to develop new technologies.
(Bilim insanları yeni teknolojiler geliştirmek için çok çalışır.)
She wants to embrace new cultures and learn different traditions.
(Yeni kültürleri kucaklamak ve farklı gelenekler öğrenmek istiyor.)
11. Sınıf 4. Ünite – What a Life Kelime Listesi
11. sınıf İngilizcesinin dördüncü konusu “What a Life”, yani “Ne Hayat Ama” dır. Doğayla insan ilişkisini anlatan kelimeleri öğrenmek için bu ünitenin listesine birlikte bakalım.
| İngilizce Kelime | Türkçe Anlamı |
|---|---|
| Childhood | Çocukluk |
| Childhood dreams | Çocukluk hayalleri |
| Memorable | Unutulmaz |
| Significant | Önemli, Anlamlı |
| Extraordinary | Olağanüstü, Sıra dışı |
| Ordinary | Sıradan |
| Lifetime experience | Ömürlük deneyim |
| Wish | Dilemek, Keşke demek (Dilek) |
| Regret | Pişman olmak, Keşke demek (Pişmanlık) |
| Achieve | Başarmak, Elde etmek |
| Goal / Target | Amaç, Hedef |
| Accomplishment / Achievement | Başarı, Başarım |
| Be born | Doğmak |
| Grow up | Büyümek |
| Graduate | Mezun olmak |
| Founder | Kurucu |
| Inventor / Invention | Mucit / İcat |
| Discovery | Keşif |
| Inspire / Inspiration | İlham vermek / İlham |
| Mathematician | Matematikçi |
| Violinist | Kemancı |
| Archeologist | Arkeolog |
| Tailor | Terzi |
| PR Specialist | Halkla İlişkiler Uzmanı |
| Make it real | Gerçekleştirmek |
| Survive | Hayatta kalmak |
| Remind | Hatırlatmak |
| Go to space | Uzaya gitmek |
| Shuttle | Uzay mekiği |
| Launch (a rocket) | (Roket) Fırlatmak |
| Lift off / Take off | Kalkış yapmak (Uçak/Roket) |
| Explode / Explosion | Patlamak / Patlama |
| Delay | Ertelemek |
| Required | Gerekli, İstenilen |
| Dangerous | Tehlikeli |
| Forbidden | Yasaklanmış |
| Limited | Sınırlı |
| Big-hearted | Cömert, Yüce gönüllü |
| Diligent | Çalışkan, Gayretli |
| Braveheart | Cesur yürek |
| Coincidence | Rastlantı, Tesadüf |
| Prepare | Hazırlanmak |
| Share (experiences) | (Deneyimleri) Paylaşmak |
| Get on | (Araca) Binmek |
| Explosion | Patlama |
| Donation | Bağış |
| Crew | Mürettebat, Ekip |
| Museum | Müze |
My childhood was full of outdoor games and laughter.
(Çocukluğum açık hava oyunları ve kahkahalarla doluydu.)
Her childhood dreams were to become a scientist and travel the world.
(Çocukluk hayalleri bilim insanı olmak ve dünyayı gezmekti.)
It was a truly memorable day that I’ll never forget.
(Asla unutamayacağım gerçekten unutulmaz bir gündü.)
Reaching your goal takes time, patience, and effort.
(Hedefine ulaşmak zaman, sabır ve çaba gerektirir.)
That mountain trip was a lifetime experience.
(O dağ gezisi hayatımda bir kez yaşanacak bir deneyimdi.)
He didn’t want to regret not trying new things.
(Yeni şeyleri denememekten pişman olmak istemedi.)
Thomas Edison was a great inventor who changed the world.
(Thomas Edison, dünyayı değiştiren büyük bir mucitti.)
The teacher’s story really inspired her students.
(Öğretmenin hikayesi öğrencilerini gerçekten ilhamlandırdı.)
The archeologist discovered an ancient tomb in Egypt.
(Arkeolog Mısır’da antik bir mezar keşfetti.)
The rocket will launch tomorrow morning if the weather is good.
(Hava iyi olursa roket yarın sabah fırlatılacak.)
The crew worked together to repair the damaged shuttle.
(Mürettebat, hasar gören uzay aracını onarmak için birlikte çalıştı.)
He is very diligent and never leaves a task unfinished.
(O çok çalışkandır ve hiçbir işi yarım bırakmaz.)
Donating books to the library was a kind donation.
(Kütüphaneye kitap bağışlamak nazik bir bağıştı.)
Visiting the art museum inspired her to start painting again.
(Sanat müzesini ziyaret etmek, onun yeniden resim yapmaya başlamasına ilham verdi.)
The pilot announced that the flight would be delayed due to bad weather.
(Pilot, kötü hava koşulları nedeniyle uçuşun gecikeceğini duyurdu.)
11. Sınıf 5. Ünite – Back to The Past Kelime Listesi
11. sınıf İngilizcesinin beşinci konusu “Back to The Past”, yani “Geçmişe Dönüş” tür. Doğayla insan ilişkisini anlatan kelimeleri öğrenmek için bu ünitenin listesine birlikte bakalım.
| İngilizce Kelime | Türkçe Anlamı |
|---|---|
| Back to the past | Geçmişe dönüş |
| Past events | Geçmiş olaylar |
| Wish | Dilek, arzu, istek, dilemek |
| Regret | Pişmanlık, pişman olmak |
| Real / Unreal | Gerçek / Gerçek olmayan, hayali |
| Go back | Geri gitmek |
| Late / Early | Geç / Erken |
| Angry / Furious | Kızgın, sinirli / Çok kızgın, çok öfkeli |
| Worried / Anxious | Endişeli, kaygılı / Endişeli, kaygılı |
| Spend | Harcamak, geçirmek |
| Pocket money | Cep harçlığı, harçlık |
| Waste | İsraf etmek, boşa harcamak |
| Argue / Arguement | Tartışmak / Tartışma |
| Classmate | Sınıf arkadaşı |
| Teenager | 13-19 yaş arası genç |
| Contact | İletişim kurmak |
| Be on pins and needles | Diken üstünde olmak, heyecanla beklemek |
| Be all ears | Kulak kesilmek, can kulağıyla dinlemek |
| Miss the bus / Catch the bus | Otobüsü kaçırmak / Otobüse yetişmek |
| Exam / Pass the exam | Sınav / Sınavı geçmek |
| Fail | Başarısız olmak |
| Forget / Remember | Unutmak / Hatırlamak |
| ILL | Hasta |
| Alone | Yalnız |
| Feel better | Daha iyi hissetmek |
| Relieved | Rahatlamış, hafiflemiş |
| Expected / Unexpected | Beklenen, umulan / Beklenmeyen, umulmayan |
| React | Tepki vermek, tepki göstermek |
| Trivial | Önemsiz, değersiz, saçma |
| Cheat | Kandırmak, aldatmak, kopya çekmek |
| Tournament / Competition | Turnuva / Yarışma |
| Honest / Dishonest | Dürüst / Dürüst olmayan |
| Value | Değer |
| Importance | Önem |
| Behave | Davranmak |
| Take part | Yer almak, Katılmak |
| Awful | Berbat, çok kötü |
| Shout | Bağırmak |
| Big mistake / By mistake | Büyük hata / Yanlışlıkla |
| Train | Antrenman yapmak |
| Join | Katılmak |
| Make fun of somebody | Biriyle dalga geçmek |
| Tell a lie | Yalan söylemek |
| Embarrassed | Utanmış, mahçup |
| Get the sack | İşten atılmak (kovulmak) |
| Financial difficulties | Finansal/Mali zorluklar |
| Deteriorate | Bozulmak, kötüleşmek (sağlık vb.) |
| Delight | Memnun etmek, sevindirmek |
| Thank God | Tanrıya Şükür |
| Come true | Gerçekleşmek, doğru çıkmak |
| Salary | Maaş |
| Habit | Alışkanlık |
| Support | Desteklemek |
| Find a job | Bir iş bulmak |
| Take better care of body | Vücuduna daha iyi bakmak |
| Hardworking / Lazy | Çalışkan / Tembel |
| Get divorced | Boşanmak |
| Respect | Saygı duymak |
| Work harder | Daha sıkı çalışmak |
| Advice | Tavsiye, öneri |
| Understand each other’s needs | Birbirinin ihtiyaçlarını anlamak |
| Keep promise | Sözünü yerine getirmek, sözünü tutmak |
| Write essay | Makale yazmak |
| Tidy room | Odayı toplamak/düzenlemek |
| Secret | Sır |
| Appointment | Randevu, buluşma, atama |
| Keep in touch | İletişimde/İrtibat halinde olmak |
| Keep a diary | Günlük tutmak |
| Successful | Başarılı |
| Study hard | Sıkı ders çalışmak |
| Revise | Gözden geçirmek, (ders) tekrarlamak |
| Set goals | Hedefler belirlemek, hedef koymak |
| Reach goals | Hedeflere ulaşmak |
| Gain time | Zaman/vakit kazanmak |
| Enhance | Geliştirmek, arttırmak, yükseltmek |
| Knowledge | Bilgi |
| Be determined / Decision | Kararlı olmak / Karar |
| Effective learning techniques | Etkili öğrenme teknikleri |
| Give up | Bırakmak, vazgeçmek |
| Overcome | Üstesinden gelmek |
| Nonsense | Saçmalık, anlamsız |
| Resign | İstifa etmek |
| Income | Gelir, kazanç |
| Decline | Azalmak, gerilemek |
| Generous / Stingy | Eli açık, cömert / Pinti, cimri |
| Needy | İhtiyaç sahibi, yoksul |
| Charity | Hayır kurumu |
| Disappointed | Hayal kırıklığına uğramış |
| Drive someone crazy | Birini çıldırtmak, çileden çıkarmak |
| Break someone’s heart | Birinin kalbini kırmak |
| Feel blue | Üzgün hissetmek |
She has been ill for a few days, but she’s starting to recover.
(Birkaç gündür hasta ama iyileşmeye başlıyor.)
Don’t worry, you’ll feel better after some rest.
(Endişelenme, biraz dinlendikten sonra kendini daha iyi hissedeceksin.)
He was relieved when he finally passed the exam.
(Sonunda sınavı geçince rahatladı.)
Their reaction to the unexpected news was surprising.
(Beklenmedik habere verdikleri tepki şaşırtıcıydı.)
It’s wrong to cheat in a test; honesty is more important.
(Bir sınavda kopya çekmek yanlıştır; dürüstlük daha önemlidir.)
She took part in a tournament and won first place.
(Bir turnuvaya katıldı ve birinciliği kazandı.)
Always try to behave respectfully towards others.
(Her zaman başkalarına karşı saygılı davranmaya çalış.)
It was an awful day — nothing went right!
(Berbat bir gündü — hiçbir şey yolunda gitmedi!)
He didn’t mean to break it; it happened by mistake.
(Onu kırmak istememişti; yanlışlıkla oldu.)
She got the sack after being late too many times.
(Çok fazla geç kaldığı için işten çıkarıldı.)
Many people face financial difficulties during hard times.
(Birçok insan zor zamanlarda maddi sıkıntılar yaşar.)
The teacher’s advice helped me study more effectively.
(Öğretmenin tavsiyesi daha verimli çalışmama yardımcı oldu.)
You should always keep your promises to gain people’s trust.
(İnsanların güvenini kazanmak için her zaman sözlerini tutmalısın.)
She wants to enhance her English knowledge before studying abroad.
(Yurt dışında okumadan önce İngilizce bilgisini geliştirmek istiyor.)
Even when things get hard, never give up on your dreams.
(İşler zorlaştığında bile hayallerinden asla vazgeçme.)
11. Sınıf 6. Ünite – Open Your Heart Kelime Listesi
11. sınıf İngilizcesinin altıncı konusu “Open Your Heart”, yani “Kalbinizi Açın” dır. Doğayla insan ilişkisini anlatan kelimeleri öğrenmek için bu ünitenin listesine birlikte bakalım.
| İngilizce Kelime/İfade | Türkçe Anlamı |
|---|---|
| Open Your Heart | Kalbini Açmak, İçini dökmek |
| Genuine | Hakiki, Gerçek, Samimi |
| Honest / Honesty | Dürüst / Dürüstlük |
| Dishonest / Dishonesty | Dürüst olmayan / Dürüst olmama |
| Trust / Trustworthy | Güven / Güvenilir |
| Relationship | İlişki, Bağ |
| Friendship | Arkadaşlık, Dostluk |
| Apology / Apologize | Özür / Özür dilemek |
| Apologetically | Özür dileyerek |
| Appreciation / Appreciate | Takdir / Takdir etmek |
| Going to town | Harıl harıl çalışmak, Çok hevesli olmak (Deyim) |
| Going to great lengths | Çok çaba göstermek, Her yolu denemek |
| All that glitters is not gold | Her parlayan altın değildir (Görünüşe aldanma) |
| Have butterflies in the stomach | Yüreği pır pır etmek, Çok heyecanlanmak (Deyim) |
| Embarrassed | Utanmış, Mahcup |
| Feel guilty | Suçlu hissetmek |
| Misunderstanding | Yanlış anlaşılma |
| React / Reaction | Tepki vermek / Tepki |
| Complain | Şikayet etmek |
| Ignore | Görmezden gelmek |
| Deceive / Deception | Kandırmak, Aldatmak / Kandırma |
| Truth | Gerçek, Doğruluk |
| Secret | Sır |
| Reveal (a secret) | (Bir sırrı) Ortaya çıkarmak, Açıklamak |
| Gossip | Dedikodu |
| Make an effort | Çaba göstermek |
| Regret | Pişmanlık, Pişman olmak |
| Jealous | Kıskanç |
| Support / Supportive | Desteklemek / Destekleyici |
| Behave / Behaviour | Davranmak / Davranış |
| Respect / Respectful | Saygı / Saygılı |
| Conflict | Çatışma, Anlaşmazlık |
| Solve (a problem) | (Bir sorunu) Çözmek |
| Confess | İtiraf etmek |
| Criticize / Criticism | Eleştirmek / Eleştiri |
| Value | Değer, Önem |
| Trivial | Önemsiz, Değersiz |
It’s important to open your heart to the people you trust.
(Güvendiğin insanlara kalbini açman önemlidir.)
She gave me a genuine smile that made me feel welcome.
(Bana kendimi hoş hissettiren samimi bir gülümseme verdi.)
You should always be honest with your friends.
(Arkadaşlarına karşı her zaman dürüst olmalısın.)
People lose respect when they act dishonestly.
(İnsanlar dürüst olmayan davrandıklarında saygı kaybederler.)
A strong friendship is built on trust and understanding.
(Güçlü bir dostluk güven ve anlayış üzerine kurulur.)
He made an apology for being late to the meeting.
(Toplantıya geç kaldığı için özür diledi.)
I really appreciate your help with my project.
(Projemdeki yardımını gerçekten takdir ediyorum.)
She went to great lengths to make her friend happy.
(Arkadaşını mutlu etmek için büyük çaba harcadı.)
Remember, all that glitters is not gold.
(Unutma, her parlayan şey altın değildir.)
He felt embarrassed when he forgot his speech.
(Konuşmasını unuttuğunda utanmıştı.)
Don’t ignore someone who’s trying to talk to you.
(Seninle konuşmaya çalışan birini görmezden gelme.)
Spreading gossip can easily hurt others’ feelings.
(Dedikodu yaymak başkalarının duygularını kolayca incitebilir.)
You should always make an effort to solve conflicts peacefully.
(Anlaşmazlıkları barışçıl bir şekilde çözmek için her zaman çaba göstermelisin.)
He finally decided to confess the truth.
(Sonunda gerçeği itiraf etmeye karar verdi.)
I truly value honesty and loyalty in relationships.
(İlişkilerde dürüstlüğe ve sadakate gerçekten değer veririm.)
11. Sınıf 7. Ünite – Facts About Turkey Kelime Listesi
11. sınıf İngilizcesinin yedinci konusu “Facts About Türkiye”, yani “Türkiye Hakkında Bilgiler” dir. Doğayla insan ilişkisini anlatan kelimeleri öğrenmek için bu ünitenin listesine birlikte bakalım.
| İngilizce Kelime | Türkçe Anlamı |
|---|---|
| Aggressive | Kavgacı |
| Agora | Meydan, Kent Meydanı |
| Alive and kicking | Hayat dolu |
| Alter | Değiştirmek |
| Ancient theatre | Antik tiyatro |
| Ancient times | İlk çağlar, antik dönemler |
| Ancient world | Antik dünya |
| Animal figures | Hayvan figürleri |
| Antique theatre | Antik tiyatro |
| Architecture | Mimari |
| Bath | Hamam |
| Build | İnşa etmek |
| Castle | Kale |
| Cathedral | Katedral, büyük kilise |
| Church | Kilise |
| Construct | İnşa etmek |
| Construction | Yapı |
| Content myself with | -ile yetinmek |
| Cuisine | Mutfak kültürü |
| Cultural heritage | Kültürel miras |
| Damage | Zarar vermek |
| Demolish | Yıkmak |
| Deserted | Terk edilmiş |
| Design | Tasarlamak |
| Destroy | Zarar vermek |
| Destruction | Tahribat |
| Discover | Keşfetmek |
| Empire | İmparatorluk |
| Excavate | Kazı yapmak |
| Fairy chimneys | Peri bacaları |
| Get in touch | Temasta olmak, İletişim kurmak |
| Heritage | Miras |
| Historians | Tarihçiler |
| Historical sites | Tarihi yerler |
| Huge | Çok büyük |
| Human settlement | İnsan yerleşimi |
| Hunter-gatherers | Avcı toplayıcı |
| Imaginary | Hayali |
| Lake | Göl |
| Landscape | Manzara |
| Locate | Yer almak |
| Location | Konum |
| Mind blowing | İnsanın aklını başından alan |
| Miss the boat | Fırsatı kaçırmak |
| Monastry | Manastır |
| Monument | Abide, Anıt |
| Mosque | Cami |
| Mountain | Dağ |
| Museum | Müze |
| Must-see | Görülmesi gereken |
| Myth | Efsane |
| Natural beauties | Doğal güzellikler |
| Occupy | İşgal etmek |
| Occur | Ortaya çıkmak |
| Palace | Saray |
| Pillar | Sütun |
| Pray | İbadet etmek |
| Prehistoric times | Tarih öncesi |
| Prehistory | Tarih öncesi |
| Rebuild | Yeniden inşa etmek |
| Region | Bölge |
| Religious activities | Dini etkinlikler |
| Religious purposes | Dini sebepler |
| Ruin | Mahvetmek |
| Seaport | Liman kenti |
| Seven wonders | Dünyanın yedi harikası |
| Shipwreck | Gemi enkazı |
| Significance | Önem |
| Sneaky | Sinsi, Gizli |
| Solve | Çözmek |
| Steep | Sarp, Dik |
| Structure | Yapı |
| Temple | Tapınak |
| Tourist attractions | Turist çeken yerler |
| Tourist destination | Turistik yerler |
| Tower | Kule |
| Turkish dishes | Türk yemekleri |
| Underground cities | Yer altı şehirleri |
| Vacation | Tatil |
| Visit | Ziyaret etmek |
| Visitor | Ziyaretçi |
| World heritage | Dünya mirası |
| Worth seeing | Görülmeye değer |
The ancient theatre in Ephesus is one of the most impressive ruins in the world.
(Efes’teki antik tiyatro, dünyanın en etkileyici kalıntılarından biridir.)
The architecture of the cathedral amazed all the visitors.
(Katedralin mimarisi tüm ziyaretçileri hayran bıraktı.)
They decided to rebuild the bridge that was damaged by the earthquake.
(Depremde zarar gören köprüyü yeniden inşa etmeye karar verdiler.)
Göreme’s fairy chimneys attract thousands of tourists every year.
(Göreme’nin peri bacaları her yıl binlerce turisti çeker.)
The cultural heritage of this region is extremely valuable.
(Bu bölgenin kültürel mirası son derece değerlidir.)
The mosque in the center of the town is over 500 years old.
(Kasaba merkezindeki cami 500 yıldan daha eskidir.)
We visited several historical sites during our trip to Italy.
(İtalya gezimiz sırasında birkaç tarihi alanı ziyaret ettik.)
The monument was built to honor the soldiers who died in the war.
(Anıt, savaşta ölen askerleri onurlandırmak için inşa edildi.)
The ruins of the old castle still stand on the hill.
(Eski kalenin kalıntıları hâlâ tepenin üzerinde duruyor.)
Pamukkale is a must-see for anyone visiting Turkey.
(Pamukkale, Türkiye’yi ziyaret eden herkes için görülmesi gereken bir yerdir.)
This region is famous for its delicious Turkish dishes.
(Bu bölge lezzetli Türk yemekleriyle ünlüdür.)
The temple was built for religious purposes in ancient times.
(Tapınak, antik çağlarda dini amaçlarla inşa edilmiştir.)
The museum displays artifacts from the ancient world.
(Müze, antik dünyadan kalma eserleri sergiliyor.)
The view from the top of the mountain was absolutely mind-blowing.
(Dağın zirvesinden manzara gerçekten akıl almaz derecede güzeldi.)
The shipwreck discovered by divers dates back to the Roman Empire.
(Dalgıçlar tarafından keşfedilen gemi enkazı Roma İmparatorluğu dönemine aittir.)
11. Sınıf 8. Ünite – Sports Kelime Listesi
11. sınıf İngilizcesinin sekizinci konusu “Sports” yani “Sporlar”dır. Doğayla insan ilişkisini anlatan kelimeleri öğrenmek için bu ünitenin listesine birlikte bakalım.
| İngilizce Kelime | Türkçe Anlamı |
|---|---|
| Adventure | Macera |
| Adventurous | Maceraperest, Maceralı |
| Extreme sports | Ekstrem sporlar |
| Adrenaline junkie | Adrenalin bağımlısı |
| Risky / Dangerous | Riskli / Tehlikeli |
| Safe / Safety | Güvenli / Güvenlik |
| Challenging | Zorlayıcı |
| Exciting / Thrilling | Heyecan verici |
| Breath-taking | Nefes kesici |
| Unique | Benzersiz, Eşsiz |
| Amazing / Fantastic | Harika, Muhteşem |
| Accomplish | Başarmak, Yerine getirmek |
| Freefall | Serbest düşüş |
| Deploy | Kullanıma sunmak, Açmak (Paraşütü açmak) |
| Harness | Koşum takımı (Güvenlik kemeri/donanımı) |
| Altimeter | Altimetre (Yükseklik ölçer) |
| Glimpse | Kısaca/Bir anlık görmek |
| Accelerated | Hızlandırılmış |
| Life-Enhancing | Hayat kalitesini artıran, Yaşamı zenginleştiren |
| Gravity | Yer çekimi |
| Parachuting / Skydiving | Paraşütle atlama / Serbest düşüşle atlama |
| Bungee jumping | Bungee jumping |
| Diving / Scuba diving | Dalış / Tüplü dalış |
| Climbing / Mountaineering | Tırmanış / Dağcılık |
| Rafting | Rafting (Nehirde sal gezisi) |
| Wrestling | Güreş |
| Surfing | Sörf yapma |
| Equestrianism | Atçılık, Binicilik |
| Training / Workout | Antrenman / Egzersiz |
| Equipment | Ekipman, Malzeme |
| Teamwork | Takım çalışması |
| Spirit | Ruh, Moral |
| Praise | Övmek, Takdir etmek |
| Gratitude | Minnettarlık |
| Tolerance | Hoşgörü |
| Fair play | Dürüst oyun, Fair play |
| Competitor | Rakip, Yarışmacı |
| Tournament | Turnuva |
Going on an adventure helps you discover new places and yourself.
(Bir maceraya atılmak, yeni yerleri ve kendini keşfetmene yardımcı olur.)
She’s an adventurous person who loves trying extreme activities.
(O, zorlu aktiviteleri denemeyi seven maceracı bir kişidir.)
Extreme sports like bungee jumping and skydiving are not for everyone.
(Bungee jumping ve paraşütle atlama gibi ekstrem sporlar herkes için değildir.)
My brother is a real adrenaline junkie; he never says no to danger.
(Kardeşim tam bir adrenalin bağımlısı; tehlikeye asla hayır demez.)
Some people find mountain climbing too risky, but I find it exciting.
(Bazı insanlar dağ tırmanışını çok tehlikeli bulur ama ben heyecan verici buluyorum.)
Always wear the right equipment before you start diving.
(Dalmaya başlamadan önce her zaman doğru ekipmanı giy.)
That rafting trip was one of the most thrilling experiences of my life.
(O rafting gezisi hayatımdaki en heyecan verici deneyimlerden biriydi.)
The view from the top of the mountain was absolutely breath-taking.
(Dağın zirvesinden manzara gerçekten nefes kesiciydi.)
It was a challenging climb, but we finally reached the peak.
(Zorlu bir tırmanıştı ama sonunda zirveye ulaştık.)
You need a strong harness for both safety and comfort during skydiving.
(Paraşütle atlama sırasında hem güvenlik hem de rahatlık için sağlam bir kemer gerekir.)
He learned how to deploy his parachute safely during training.
(Eğitim sırasında paraşütünü güvenli bir şekilde açmayı öğrendi.)
Skydiving gives you a sense of freedom and gravity at the same time.
(Paraşütle atlamak insana aynı anda özgürlük ve yerçekimi hissi verir.)
The teamwork between climbers was impressive during the competition.
(Tırmanışçılar arasındaki ekip çalışması yarışma sırasında etkileyiciydi.)
The coach always praises the players for their hard work and spirit.
(Antrenör, oyuncuları sıkı çalışmaları ve ruhları için her zaman över.)
The tournament gathered competitors from all over the world.
(Turnuva, dünyanın dört bir yanından yarışmacıları bir araya getirdi.)
11. Sınıf 9. Ünite – My Friends Kelime Listesi
11. sınıf İngilizcesinin dokuzuncu konusu “My Friends”, yani ” Arkadaşlarım”dır. Doğayla insan ilişkisini anlatan kelimeleri öğrenmek için bu ünitenin listesine birlikte bakalım.
| İngilizce Kelime | Türkçe Anlamı |
|---|---|
| Loyal / Loyalty | Sadık / Sadakat |
| Trustworthy / Trust | Güvenilir / Güven |
| Sincere / Insincere | Samimi, İçten / Samimiyetsiz |
| Generous | Cömert, Eli açık |
| Stingy | Pinti, Cimri |
| Stubborn | İnatçı |
| Arrogant | Kibirli, Küstah |
| Modest | Mütevazı, Alçakgönüllü |
| Sensible | Mantıklı, Makul |
| Sensitive | Hassas, Duyarlı |
| Easygoing | Uysal, Rahat |
| Supportive | Destekleyici |
| Altruistic | Fedakar, Diğerkâm |
| Charming | Çekici, Büyüleyici |
| Cheerful | Neşeli, Şen |
| Talkative | Konuşkan |
| Disloyal | Vefasız, Sadakatsiz |
| Disagreement | Anlaşmazlık |
| Conflict | Çatışma |
| Keep a secret | Sır saklamak |
| Lie / Tell a lie | Yalan söylemek |
| Respect | Saygı göstermek |
| Adopt (an animal) | Sahiplenmek (hayvan) |
| Re-homing | (Hayvanları) Yeni bir yuvaya yerleştirme |
| Social Issues | Sosyal Meseleler |
| Poverty | Yoksulluk, Fakirlik |
| Body shaming | Dış görünüşle alay etme |
| Bully / Bullying | Bütün / Zorbalık |
| Peer pressure | Akran baskısı |
| Violence / Violent | Şiddet / Şiddet içeren |
| Crime | Suç |
| Victim | Mağdur, Kurban |
| Campaign | Kampanya |
| Awareness / Raise awareness | Farkındalık / Farkındalık yaratmak |
| Stand up to | Karşı gelmek, Direnmek |
| Struggle | Mücadele etmek |
| Homeless | Evsiz |
| Self-confidence | Öz güven, Kendine güven |
| Obey | İtaat etmek, Kurallara uymak |
| Skip (class) | (Ders) Ekmek, Kaçmak |
| Admission | Kabul, Giriş hakkı |
| Policy | Politika, Kural |
| Hygiene | Hijyen, Temizlik |
| Complex | Karmaşık, Anlaşılması zor |
| Public | Halka açık, Genel |
| Nonsense | Saçmalık, Anlamsızlık |
| Short-lived / Temporary | Kısa ömürlü / Geçici |
| Unforgettable | Unutulmaz |
| Solve | Çözmek |
| Friendship | Arkadaşlık, Dostluk |
| Value | Değer |
| Possession | Mülk, Sahip olunan şey |
| Propose / Proposal | Teklif etmek, Öne sürmek / Teklif, Öneri |
| Effective | Etkili |
A loyal friend is always there for you in both good and bad times.
(Sadık bir arkadaş, hem iyi hem kötü zamanlarda her zaman yanındadır.)
She is very trustworthy, so I can tell her all my secrets.
(O çok güvenilirdir, bu yüzden ona tüm sırlarımı anlatabilirim.)
Being generous with your time and resources is very important.
(Zamanın ve kaynakların konusunda cömert olmak çok önemlidir.)
Don’t be stingy; sharing is part of life.
(Cimri olma; paylaşmak hayatın bir parçasıdır.)
He is so stubborn that he never admits he’s wrong.
(O kadar inatçıdır ki, asla yanlış olduğunu kabul etmez.)
It’s better to be modest than arrogant.
(Kibirli olmaktansa alçakgönüllü olmak daha iyidir.)
She is a sensible person who makes careful decisions.
(O, dikkatli kararlar veren mantıklı bir kişidir.)
Children are very sensitive to criticism.
(Çocuklar eleştirilere karşı çok hassastır.)
He’s always easygoing and never gets angry at small problems.
(O her zaman rahat biridir ve küçük sorunlarda asla sinirlenmez.)
My parents have always been supportive of my dreams.
(Ailem her zaman hayallerimi desteklemiştir.)
The volunteers’ altruistic behavior inspired everyone.
(Gönüllülerin fedakar davranışı herkesi etkiledi.)
She has a very cheerful personality that lifts everyone’s mood.
(Onun çok neşeli bir kişiliği var ve herkesi neşelendiriyor.)
He was disloyal to his friends and lost their trust.
(O arkadaşlarına karşı sadık değildi ve güvenlerini kaybetti.)
It’s important to stand up to bullying at school.
(Okuldaki zorbalığa karşı durmak önemlidir.)
Poverty is a serious social issue that needs attention.
(Yoksulluk, dikkat gerektiren ciddi bir toplumsal sorundur.)
11. Sınıf 10. Ünite – Values and Norms Kelime Listesi
11. sınıf İngilizcesinin onuncu konusu “Norms and Values”, yani “Değerler ve Standartlar”dır. Doğayla insan ilişkisini anlatan kelimeleri öğrenmek için bu ünitenin listesine birlikte bakalım.
| İngilizce Kelime | Türkçe Anlamı |
|---|---|
| Anger / Angry | Öfke / Öfkeli |
| Appear | Görünmek |
| Arrogant | Kibirli |
| Attitude | Tutum |
| Autonomy | Bağımsızlık |
| Be patient / Patience | Sabırlı olmak / Sabır |
| Be understanding | Anlayışlı olmak |
| Behave | Davranmak |
| Blissful | Çok mutlu |
| Careful | Dikkatli |
| Collectivistic | Ortaklaşacı |
| Commemorate | Anmak |
| Commitment | Bağlılık |
| Compassion / Compassionate | Şefkat / Merhametli |
| Concealing | Gizleme |
| Conceited | Kendini beğenmiş |
| Connection | Bağ |
| Cooperation | İşbirliği |
| Core values | Temel değerler |
| Cultural awareness | Kültürel farkındalık |
| Cultural differences | Kültürel farklılıklar |
| Cultural values | Kültürel değerler |
| Culture shock | Kültür şoku |
| Customs | Gelenekler |
| Demand | Rağbet görmek |
| Diligence | Çalışkanlık |
| Discrimination | Ayırım (Irk, cinsiyet vb.) |
| Disrespectful | Saygısız |
| Elegance / Elegant | Zarafet / Zarif |
| Empathy | Empati |
| Equality | Eşitlik |
| Etiquette | Görgü kuralları |
| Excellent | Mükemmel |
| Fair | Adil |
| Family structure | Aile yapısı |
| Family | Aile |
| Fault | Hata |
| Forgive | Affetmek |
| Generosity / Generous | Cömertlik / Cömert |
| Gentle | Kibar |
| Grace / Graceful | Nezaket / Zarif |
| Hatred | Nefret |
| Healthy | Sağlıklı |
| Helping elderly | Büyüklere yardım etme |
| Honesty | Dürüstlük |
| Hospitable / Hospitality | Misafirperver / Misafirperverlik |
| Hug | Sarılmak |
| Humanity / Humans | İnsaniyet / İnsanlar |
| Humiliation | Aşağılama |
| Humility / Modesty | Tevazu / Alçakgönüllülük |
| Humor / Humorist | Mizah / Mizahçı |
| Independent / Individualistic | Bağımsız / Bireyci |
| Inexperienced | Tecrübesiz |
| Integrity | Bütünlük |
| Intelligence | Akıl |
| Interrupt | Sözünü kesmek |
| Intimate | Samimi |
| Intrigue | İlgisini çekmek |
| Irony | Hiciv, İroni |
| Joyful | Neşeli |
| Justice | Adalet |
| Keep balance | Kendine hakim olmak |
| Let go | Bırakmak, Serbest bırakmak |
| Loyalty | Sadakat |
| Make a difference | Fark yaratmak, Farklı bir şey yapmak |
| Materialistic | Maddiyatçı |
| Modest | Alçak gönüllü |
| Offend | Rencide etmek, Gücendirmek |
| Overweight | Kilolu, Fazla kilolu |
| Patriotism | Vatanseverlik |
| Peace | Barış |
| Philosopher | Filozof |
| Polite | Kibar |
| Preserving | Koruma |
| Principle | İlke, Düstur |
| Profit | Fayda, Kâr |
| Public | Toplum |
| Reliability | Güvenilirlik |
| Respect / Show respect | Saygı / Saygı göstermek |
| Responsibility | Sorumluluk |
| Reveal | Ortaya çıkarmak |
| Rude | Kaba |
| Safe | Güvenli |
| Self-confidence | Kendine güven |
| Self-regulation | Öz denetim |
| Share | Paylaşmak |
| Significant | Önemli |
| Social interaction | Sosyal etkileşim |
| Social norms | Sosyal normlar |
| Social responsibility | Sosyal sorumluluk |
| Society | Toplum |
| Sophistication | Düşüncelilik, İncelik |
| Stay calm | Sakin kalmak |
| Strong | Güçlü |
| Take off | Çıkarmak (Kıyafet vb.) |
| Tolerance | Hoşgörü |
| Transparency | Şeffaflık |
| Trust | Güven |
| Unacceptable | Kabul edilemez |
| Unwritten | Yazılı olmayan |
| Violation | Saygısızlık, İhlal |
| Wealth | Zenginlik |
| Well-known | Tanınmış |
| Wisdom | Bilgelik |
She felt anger when she realized someone had lied to her.
(Biri ona yalan söylediğini fark ettiğinde öfkelendi.)
Good leaders always appear confident and composed.
(İyi liderler her zaman kendinden emin ve soğukkanlı görünür.)
His arrogant attitude made him unpopular among his classmates.
(Kibirli tavrı onu sınıf arkadaşları arasında popüler yapmadı.)
You need patience when teaching young children.
(Küçük çocuklara ders verirken sabırlı olmalısın.)
Teachers should be understanding of students’ difficulties.
(Öğretmenler, öğrencilerin zorluklarını anlamalıdır.)
Everyone should behave respectfully at formal events.
(Herkes resmi etkinliklerde saygılı davranmalıdır.)
Helping others can give you a blissful feeling.
(Başkalarına yardım etmek sana mutlu bir his verebilir.)
She was careful while handling fragile antiques.
(Kırılgan antikaları taşırken dikkatliydi.)
Showing compassion towards animals is very important.
(Hayvanlara karşı şefkat göstermek çok önemlidir.)
Maintaining core values is essential for a strong society.
(Temel değerleri korumak güçlü bir toplum için esastır.)
Experiencing culture shock is common when moving abroad.
(Yurt dışına taşındığında kültür şoku yaşamak yaygındır.)
He has always been generous with his time and money.
(Her zaman zaman ve parası konusunda cömert olmuştur.)
Showing empathy helps you understand other people better.
(Empati göstermek, diğer insanları daha iyi anlamana yardımcı olur.)
Honesty is one of the most valued traits in a friendship.
(Dürüstlük, bir arkadaşlıkta en değerli özelliklerden biridir.)
Respecting social norms is important to live harmoniously in a community.
(Toplum içinde uyumlu yaşamak için sosyal normlara saygı göstermek önemlidir.)
11. Sınıf İngilizce Kelimeleri ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
11. Sınıf ingilizce dersinin kelimelerini öğrendiğimize göre şimdi sıkça sorulan sorulara bakalım.
11. Sınıf İngilizce kaç ünite var?
11. Sınıf İngilizcede toplam 10 ünite bulunmaktadır
11. sınıf İngilizce konuları neler?
11. Sınıf İngilizcede Future Jobs, Hobbies and Skills, Hard Times, What a Life, Back to The Past, Open Your Heart, Facts about Turkey, Sports, My Friends ve Values and Norms konuları bulunmaktadır.
11. Sınıf İngilizce hangi seviye?
11. sınıf İngilizce seviyesi, genellikle B1 (Pre-Intermediate) veya B2 (Intermediate) seviyesinde olur.
Lisede dil okuyanlar hangi meslekleri seçebilir?
Lisede dil okuyanların seçebileceği bazı meslekler şöyledir:
- Yabancı Dil Branş Öğretmenliği
- Turist Rehberi
- Yayınevi Editörlüğü
- Çevirmenlik
- Mütercim Tercümanlık
- Akademisyenlik
- Metin Yazarlığı- Reklam Yazarlığı
- Müşteri İletişimi Yöneticisi
- Seyahat Acenta Çalışanı
- Gazeteci-Muhabir
- Dış Ticaret- Lojistik Yöneticisi
- Art Director
- Proje Yöneticisi
- Online Ders Eğitmeni
- Koçluk-Mentorlük
- Banka ve Sigorta Şirketi Çalışanı
- Uluslararası İlişkiler Uzmanı
- Satın Alma Yöneticisi- Uzmanı
- Yatırımcı İlişkileri Yöneticisi
- E-ticaret Yöneticisi
- Marka Yöneticisi
- Sosyal Medya Uzmanı
- UX-UI Tasarımcısı
- Pazarlama-Satış Uzmanı
- Performans Pazarlama Uzmanı
- Influencer Marketing Yöneticisi
- Etkinlik Yöneticisi
- Yönetici Asistanlığı
- Akademisyenlik
Çocuğunuzun İngilizce öğrenmesi için ihtiyacınız olan her şeye tek bir platform üzerinden ulaşabilirsiniz! Çocuk eğitimi alanında uzmanlaşmış öğretmenler rehberliğinde 25 dakikalık bire bir canlı dersler, çocuk gelişi için özenle tasarlanmış eğlenceli ve öğretici interaktif videolar, kelime öğrenme araçları, yapay zeka destekli öğretmen MiMi, quizler ve interaktif aktiviteler ile EnglishCentral, çocuğunuzun ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş ve kaliteli bir eğitim planını uygun fiyatlı olarak sunmaktadır. Hemen EnglishCentral’a kayıt olup İngilizce öğrenmeye başlamaya ne dersiniz?


