Ortaokulun son sınıfı olan ve lise geçiş sınavına hazırlık olan 8. Sınıf İngilizce bilgisinin ölçüldüğü bir sınıftır İngilizce becerinizin pekiştirilmesi ayrıca geliştirilmesini hedefliyorsanız bu yazı tam size göre. Bu blog yazısınıda 8. Sınıf İngilizce dersinin üniteleri olan, Friendship, Teen Life, In the Kitchen, On The Phone, The Internet, Adventures, Tourism, Chores, Science, Natural Forces ünitelerinin kelimeleri bulunmaktadır.
EnglishCentral Kids ile İngilizce Öğren
EnglishCentral Kids’te sizi neler mi bekliyor? EnglishCentral Kids’te çocuklar için online canlı dersler, çocuk eğitimi konusunda uzmanlaşmış öğretmenler rehberliğinde gerçekleşir. Özel derslerimiz 25 dakikadır. Ayrıca EnglishCentral Kids’de farklı ilgi alanlarına hitap eden binlerce farklı interaktif video mevcut. Çocuğunuzun ilgisini çeken videoların İzle, Öğren, Konuş aşamalarını takip edebilir, kelime çalışmalarını yapabilir ve özel derslerini çocuğunuzun ilgi ve ihtiyaçlarına göre planlayabilirsiniz. Ders raporları sayesinde çocuğunuzun ilerlemesini takip edebilir, geliştirmesi gereken noktaları görebilir ve bu konulara yoğunlaşabilirsiniz.
EnglishCentral Kids kurslarıyla çocuğunuz:
– Deneyimli öğretmenlerle bire bir dersler yaparak konuşma becerisi kazanır.
– Eğlenceli içeriklerle motivasyonunu kaybetmeden aktif katılım sağlar.
– İnteraktif videolarla dinleme ve anlama yeteneğini geliştirir.
– Yaşına uygun kelimeleri ve kalıpları doğal akış içinde öğrenir.
– Öğretmenlerden aldığı geri bildirimlerle hatalarını hemen düzeltir.
Hemen ücretsiz kaydolun, 20 dakikalık deneme dersi kazanın!
Bu bölümde 8. sınıf İngilizce derslerinde geçen kelimeleri ve onların Türkçe karşılıklarını bulabilirsiniz. Ayrıca verilen örnek cümleler sayesinde kelimeleri daha kolay anlayabilir ve cümle içinde doğru bir şekilde kullanabilirsiniz.
8. Sınıf 1. Ünite Kelime Listesi – Friendship
8. Sınıf İngilizcesinin ilk konusu “Friendship” yani “Arkadaşlık” tır hadi gelin bu ünitenin İngilizce listesine birlikte bakalım.
English | Türkçe Karşılığı |
---|---|
Accept | Kabul Etmek |
Advice | Tavsiye |
Alone | Yalnız |
As Soon As Possible | Bir An Önce, Olabildiğince Çabuk |
Attend | Katılmak |
Back Up | Destek Olmak |
Bond | Bağ |
Boring | Sıkıcı |
Break Promise | Sözünü Tutmamak |
Buddy | Arkadaş |
Busy | Meşgul, Yoğun |
Calm | Sakin |
City Hall | Belediye Binası |
Combination | Birleşim |
Come Over | Uğramak, Ziyaret Etmek |
Cool | Havalı |
Count On | Güvenmek |
Definition | Tanım |
Depend On | Güvenmek |
Describe | Tarif Etmek |
Different | Farklı |
Discuss | Tartışmak |
Dishonesty | Yalancılık |
Duty | Görev |
Etcetera (Etc) | Ve Benzeri |
Excuse | Mazeret, Bahane |
Fair | Adil |
Fashionable | Modaya Uygun |
Feeling | His |
For Life | Ömür Boyu |
Friendship | Arkadaşlık |
Full / Stuffed | Tok |
Funny | Eğlenceli |
Generation | Kuşak, Nesil |
Get On Well (With) | Biriyle İyi Anlaşmak |
Give | Vermek |
Guest | Misafir |
Have A Lot İn Common | Birçok Ortak Özelliği Olmak |
Helpmate | Yardımcı, Can Yoldaşı |
Honest | Dürüst |
İdea | Fikir |
İmportant | Önemli |
İndividual | Bireysel |
İnterest | İlgi, İlgi Alanı, Merak |
İntroduce | Tanıtmak, Tanıştırmak |
İnvitation | Davet |
İnvite | Davet Etmek |
Join | Katılmak |
Laid-Back | Rahat Kimse, Tasasız, Sakin, Acelesiz |
Lie | Yalan, Yalan Söylemek |
Like | Gibi, Sevmek |
Live | Yaşamak |
Look After | … İle İlgilenmek |
Loyalty | Sadakat |
Mate | Arkadaş, Ahbap |
Mean | Cimri |
Meet | Görüşmek, Buluşmak, Tanışmak |
Movie Theatre | Sinema |
Need | İhtiyaç Duymak |
Neighbour | Komşu |
Personal Trait | Kişilik Özelliği |
Occur | Meydana Gelmek |
Offer | Teklif Etmek |
On Time | Vaktinde, Tam Zamanında |
Opinion | Fikir |
Outgoing | Dışa Dönük, Sosyal |
Personality | Kişilik |
Prefer | Tercih Etmek |
Prepare | Hazırlamak |
Priceless | Paha Biçilmez |
Promise | Söz Vermek |
Refuse | Reddetmek |
Relatable | Güvenilir |
Rely On | Güvenmek |
Respect | Saygı Duymak |
Respectful | Saygılı |
Same | Aynı |
Secret | Sır |
Self-Discipline | Öz Disiplinli |
Share | Paylaşmak |
Similar | Benzer |
Snack | Atıştırmalık |
Solemn | Ağırbaşlı, Ciddi |
Support | Desteklemek, Yardım Etmek |
Supportive | Destekleyici |
Survive | Hayatta Kalmak |
Tell Lie | Yalan Söylemek |
Text | Mesaj Yazmak |
Thrilling | Heyecan Verici |
Together | Birlikte |
Treasure | Hazine |
Trust | Güvenmek |
Unconditional | Koşulsuz |
Understand | Anlamak |
Visit | Ziyaret Etmek |
Why Not | Neden Olmasın |
Şimdi bu kelimeleri cümle içinde kullanalım.
- I accept your invitation to the party.
(Parti davetini kabul ediyorum.) - Honesty is a very important personal trait.
(Dürüstlük çok önemli bir kişisel özelliktir.) - I feel alone when my buddy isn’t here.
(Arkadaşım burada olmayınca yalnız hissediyorum.) - Please finish this as soon as possible; it’s important.
(Lütfen bunu en kısa sürede bitir; bu önemli.) - I will attend the meeting and discuss our new idea.
(Toplantıya katılacağım ve yeni fikrimizi tartışacağım.) - Always have a back up plan; you can’t depend on luck alone.
(Her zaman bir yedek planın olsun; sadece şansa güvenemezsin.) - The bond of friendship between them is strong.
(Aralarındaki dostluk bağı güçlüdür.) - I found the lecture boring, but the book was thrilling.
(Dersi sıkıcı buldum ama kitap heyecan vericiydi.) - – Can I count on you? You must keep this secret.
(Sana güvenebilir miyim? Bu sırı saklamalısın.)
– I understand. I won’t tell a lie; you can trust me.
(Anlıyorum. Yalan söylemeyeceğim; bana güvenebilirsin.) - – What is your opinion of John’s personality?
(John’un kişiliği hakkındaki fikrin nedir?)
– He’s very laid-back. I prefer that to someone who is too solemn.
(O çok rahattır. Bunu, fazla ciddi biri olmaya tercih ederim.)
8. Sınıf 2. Ünite Kelime Listesi – Teen Life
8. Sınıfın 2. Konusu “Teen Life” yani “Genç Hayatı” dır. Gelin birlikte bu ünitenin kelimelerine bakalım.
English | Türkçe Karşılığı |
---|---|
Admire | Hayranlık Duymak |
Adult | Yetişkin |
Always | Her Zaman |
Amazing | Şaşırtıcı, Harika |
Athlete | Atlet |
Attend | Katılmak |
Awesome | Müthiş, Muhteşem |
Be Crazy About | Bayılmak, Çıldırmak |
Be Fond Of | -E Düşkün Olmak |
Be İnto | İlgilenmek |
Be Keen On | Hevesli/Meraklı/Düşkün Olmak |
Biographical | Biyografik |
Blog | İnternet Günlüğü |
Blogger | Blog Yazarı |
Book Genre | Kitap Türü |
Boring | Sıkıcı |
Can’t Stand | Tahammül Edememek, Katlanamamak |
Casual Clothes | Günlük Kıyafetler |
Detective | Dedektif |
Different | Farklı |
Drummer | Davulcu, Baterist |
Educational | Eğitsel |
Educative | Eğitici |
Enjoyable | Zevkli, Eğlenceli ,Hoş, Güzel |
Enlarge | Genişle(T)Mek, Büyümek |
Fantastic | Muhteşem |
Fashion | Moda |
Field | Saha |
Folk Music | Halk Müziği |
Follow | Takip Etmek |
Gym | Spor/Jimnastik Salonu |
Hang Around | Oyalanmak, Gezinmek |
Hang Out | Takılmak |
Historical | Tarihi |
History | Tarih |
Horizon | Ufuk |
How Often | Ne Sıklıkla |
İmpressive | Etkileyici |
İndividual Sport | Bireysel Spor |
İnstead | Yerine |
Loud | Gürültülü, Sesli |
Mostly | Çoğunlukla |
Music Band | Müzik Grubu |
National | Milli |
Never | Hiç |
No Way | Olmaz, Asla, İmkanı Yok |
Not At All | Asla, Katiyen, Önemli Değil, Rica Ederim |
Patriot | Vatansever |
Rarely | Nadiren |
Recommend | Tavsiye Etmek |
Relaxed | Rahat, Rahatlamış |
Relaxing | Rahatlatıcı, Dinlendirici |
Rest | Dinlenmek |
Same | Aynı |
Rugby | Ragbi |
Science Fiction | Bilim Kurgu |
Seldom | Nadiren |
Smart Clothes | Akıllı Kıyafetler |
Snob | Burnu Havada Kimse |
Sometimes | Bazen |
Suggest | Tavsiye Etmek, Önermek |
Team Sport | Takım Sporu |
Teen/Teenager | Genç, Ergen |
Terrible | Berbat, Feci, Çok Kötü |
Terrific | Müthiş, Olağanüstü |
To Be Honest | Doğruyu Söylemek Gerekirse |
Train | Antrenman Yapmak |
Trendy | Modaya Uygun, Son Moda |
Unbearable | Katlanılmaz, Dayanılmaz |
Usually | Genellikle |
Violin | Keman |
Vocalist | Vokalist, Şarkıcı |
Work Out | Antrenman/İdman Yapmak |
Youth | Gençlik, Genç |
Şimdi bu kelimeleri cümle içinde kullanalım.
- I admire the athlete for her self-discipline.
(Atletin öz disiplinine hayranım.) - An adult should respect the opinions of youth.
(Bir yetişkin, gençliğin fikirlerine saygı duymalıdır.) - I always find historical novels to be very educational.
(Tarihi romanları her zaman çok eğitici buluyorum.) - The view from the mountain was amazing and really enlarged my horizon.
(Dağdan manzara harikaydı ve gerçekten ufkumu genişletti.) - She will attend a folk music concert instead of going to the gym.
(Spora gitmek yerine bir halk müziği konserine katılacak.) - That documentary was awesome! To be honest, it was very impressive.
(O belgesel harikaydı! Dürüst olmak gerekirse, çok etkileyiciydi.) - I am crazy about this music band, especially their drummer.
(Bu müzik grubuna, özellikle de davulcularına, deli oluyorum.) - He is fond of reading biographical books about famous patriots.
(Ünlü vatanseverler hakkındaki biyografik kitapları okumayı sever.) - My brother is into science fiction, but I can’t stand that book genre.
(Erkek kardeşim bilim kurguya meraklı, ama ben o kitap türüne katlanamıyorum.) - She is keen on writing a blog because she wants to be a blogger.
(Blog yazarı olmak istediği için bir blog yazmaya hevesli.)
8. Sınıf 3. Ünite Kelime Listesi – In The Kitchen
8. Sınıfın 3. Ünitesi “In The Kitchen” yani “Mutfakta” dır. Gelin birlikte bu ünitenin kelimelerine bakalım.
English | Türkçe Karşılığı |
---|---|
A Bunch Of | Bir Demet |
Add | Eklemek |
Bake | Fırında Pişirmek |
Baking Tray | Fırın Tepsisi |
Baking Powder | Kabartma Tozu |
Basil | Fesleğen |
Be Fond Of | Düşkün Olmak, Çok Sevmek |
Beef | Sığır Eti |
Beef Broth | Et Suyu |
Bitter | Acı, Keskin |
Black Pepper | Kara Biber |
Blueberry | Yaban Mersini |
Boil | Haşlamak |
Bowl | Kase |
Breadcrumb | Ekmek Kırıntısı |
Butter | Tereyağ, Margarin |
Cake Pan | Pasta Kalıbı |
Chocolate Chips | Damla Çikolata |
Chop | Doğramak |
Cilantro | Kişniş |
Cinnamon | Tarçın |
Coconut | Hindistan Cevizi |
Cornstarch | Mısır Nişastası |
Cover | Örtmek, Kaplamak |
Crack | Kırmak |
Cranberry | Yaban Mersini, Kızılcık |
Crushed | Ezilmiş, Öğütülmüş |
Cucumber | Salatalık |
Cuisine | Mutfak (Türk Mutfağı,Hint Mutfağı Vb.) |
Culinary Arts | Mutfak Sanatları |
Cummin | Kimyon |
Cut | Kesmek |
Dessert | Tatlı |
Dice | Küp Küp Doğramak |
Dish | Yemek |
Dissolve | Erimek, Eritmek |
Dough | Hamur |
Drain | Süzmek |
Experience | Tecrübe |
Fatty | Yağlı |
Flour | Un |
Fork | Çatal |
Freeze | Dondurmak, Donmak |
Freezer | Dondurucu |
Fry | Kızartmak |
Frying Pan | Kızartma Tavası |
Gain | Kazanmak, Edinmek |
Garlic | Sarımsak |
Ginger | Zencefil |
Graduate | Mezun Olmak |
Grate | Rendelemek |
Grater | Rende |
Greasy | Yağlı |
Grill | Izgara Yapmak |
Handful | Avuç Dolusu |
Heat | Isı, Sıcaklık, Isıtmak |
Homemade | Ev Yapımı |
İngredient | Malzeme |
Knead | Yoğurmak |
Knife | Bıçak |
Lentil | Mercimek |
Mash | Ezmek, Püre Yapmak |
Marinate | Marine Etmek |
Meal | Yemek (Öğün) |
Meat | Et |
Meatball | Köfte |
Milky | Sütlü |
Mince | Kıyma |
Mix | Karıştırmak |
Mixing Bowl | Karıştırma Kabı |
Mixture | Karışım |
Oil | Yağ |
Olive Oil | Zeytinyağı |
Onion | Soğan |
Oven | Fırın |
Pan | Tava |
Parsley | Maydanoz |
Peel | Kabuğunu Soymak |
Peeler | Soyma Bıçağı |
Pepper | Biber |
Plate | Tabak |
Pot | Demlik |
Pour | Dökmek, Boşaltmak |
Powdered Sugar | Pudra Şekeri |
Preheated | Önceden Isıtılmış |
Preparation | Hazırlık |
Prepare | Hazırlamak |
Process | İşlem, Aşama, Süreç |
Put | Koymak |
Ready | Hazır |
Recipe | Yemek Tarifi |
Refrigerator | Buzdolabı |
Rice Flour | Pirinç Unu |
Roast | Fırında Kızartmak |
Roll | Yuvarlamak |
Salty | Tuzlu |
Saucepan | Tencere |
Season | Baharat Katmak |
Serve | Servis Etmek |
Shape | Şekil Vermek |
Slice | Dilimlemek |
Soup | Çorba |
Sour | Ekşi |
Spice | Baharat |
Spicy | Baharatlı |
Spoon | Kaşık |
Spread | Sürmek, Yaymak |
Sprinkle | Serpmek, Serpiştirmek |
Squeeze | Sıkmak |
Steak | Biftek |
Steam | Buharda Pişirmek |
Step | Adım, Basamak |
Stir | Karıştırmak |
Strainer | Süzgeç |
Sugar | Şeker |
Sweet | Tatlı |
Sweet Tooth | Tatlıya Düşkünlük |
Tablespoon | Yemek Kaşığı |
Taco | Bir Çeşit Meksika Yemeği |
Taste | Tatmak, Tadına Bakmak |
Tasty | Lezzetli |
Teaspoon | Çay Kaşığı |
Tip | Taktik, Tüyo, Nasihat |
Traditional Dish | Geleneksel Yemek |
Vinegar | Sirke |
Walnut | Ceviz |
Well-Known | Tanınmış, Meşhur |
Whisk | Çırpmak |
Workshop | Atölye Çalışması, Seminer |
Şimdi bu kelimeleri cümle içinde kullanalım.
- I need to add a teaspoon of cinnamon to the mixture.
(Karışıma bir çay kaşığı tarçın eklemem gerekiyor.) - She is fond of using fresh basil in her homemade sauces.
(Ev yapımı soslarında taze fesleğen kullanmayı sever.) - The steak was too salty and greasy for my taste.
(Biftek benim damak tadıma göre çok tuzlu ve yağlıydı.) - Chop the onion and garlic before you heat the oil.
(Yağı ısıtmadan önce soğan ve sarımsağı doğrayın.) - This traditional dish requires a long preparation process.
(Bu geleneksel yemek, uzun bir hazırlık süreci gerektirir.) - You should dissolve the cornstarch in water before you pour it into the pot.
(Tencereye dökmeden önce mısır nişastasını suda eritmelisiniz.) - After you knead the dough, let it rest in the refrigerator.
(Hamuru yoğurduktan sonra buzdolabında dinlendirin.) - For a tasty soup, sprinkle some fresh parsley on top before you serve it.
(Lezzetli bir çorba için, servis etmeden önce üzerine biraz taze maydanoz serpin.) - – First, grease the cake pan and pour in the dough.
(İlk olarak, kek kalıbını yağlayın ve hamuru dökün.)
– Okay. Should I put it in the preheated oven now?
(Tamam. Şimdi önceden ısıtılmış fırına koymalı mıyım?) - Peel the cucumber with a peeler and then slice it thinly.
(Bir soyma bıçağı ile salatalığı soyun ve sonra ince ince dilimleyin.) - He has a real sweet tooth, so he loves desserts with powdered sugar.
(Gerçek bir tatlı tutkunu, bu yüzden pudra şekerli tatlıları seviyor.)
8. Sınıf 4. Ünite Kelime Listesi – On The Phone
8. Sınıfın 4. Ünitesi “On The Phone” yani “Telefonda” dır. Gelin bu ünitenin kelimelerine birlikte bakalım.
English | Türkçe Karşılığı |
---|---|
Access | Erişim |
Addiction | Bağımlılık |
Angry | Sinirli |
Answer | Cevap, Cevap Vermek |
Anymore | Artık, Bundan Sonra |
Application | Uygulama (Mobil) |
Appointment | Randevu |
As Soon As Possible | Bir An Önce, Olabildiğince Çabuk |
Available | Müsait, Uygun |
Bad Line | Kötü Hat |
Bill | Fatura |
Book | Ayırtmak, Rezervasyon Yaptırmak |
Bored | Sıkılmış |
Break İnto | Zorla Girmek |
Burglar | Hırsız |
Burglary | Hırsızlık |
Call | Telefonla Aramak |
Call Center | Çağrı Merkezi |
Collect | Toplamak |
Commander | Komutan |
Communicate | İletişim Kurmak |
Communication | İletişim |
Confirm | Onaylamak |
Connect | Bağlamak, Bağlanmak |
Contact | İrtibat Kurmak |
Carry | Taşımak |
Cons | Dezavantajlar |
Customer | Müşteri |
Customer Service | Müşteri Hizmeti |
Dial | Aramak, Telefon Numarasını Çevirmek |
Disabled | Engelli, Sakat |
Donate | Bağış Yapmak |
Doorbell | Kapı Zili |
Environment | Çevre |
Embarrassed | Mahcup, Utanmış |
Emergency | Acil Vaka |
Engaged | Meşgul (Telefon) |
Evolve | Değişmek, Evrim Geçirmek |
Face To Face | Yüz Yüze |
Fire | Yangın, Alev |
Flight Ticket | Uçak Bileti |
Foreign Language | Yabancı Dil |
Garbage | Çöp |
Generous | Cömert |
Go On Vacation | Tatile Gitmek |
Goldsmith | Kuyumcu |
Hang On | Beklemek |
Harmful | Zararlı |
Hold On | Beklemek |
Hang Up | Telefonu Kapamak |
History | Tarih |
İmprove | Geliştirmek |
İn Need | Muhtaç |
İncident | Olay |
İnformation | Bilgi |
İnteraction | Etkileşim |
İnvent | İcat Etmek |
Joke | Şaka, Şaka Yapmak |
Keep İn Touch | İrtibatta Olmak |
Learn | Öğrenmek |
Leave A Message | Mesaj Bırakmak |
Letter | Mektup |
Lovely | Hoş, Sevimli |
Medical Care | Sağlık Yardımı, Tıbbi Bakım |
Medicine | Tıp, İlaç |
Make A Complaint | Şikayetçi Olmak |
Make A Reservation | Rezervasyon Yapmak |
Meet Up | Buluşmak, Rastlaşmak |
Memo | Kısa Not |
Misunderstanding | Yanlış Anlaşılma |
Mobile Phone | Cep Telefonu |
Movie Shooting | Film Çekimi |
Municipality | Belediye |
Neighbour | Komşu |
Neighbourhood | Civar, Muhit, Komşuluk |
Notice | Fark Etmek, Duyuru, İhbar |
Old-Fashioned | Eski Moda, Demode |
Opinion | Fikir, Düşünce, Görüş |
Order | Sipariş Vermek |
Participant | Katılımcı |
Percent | Yüzde (%) |
Phone Call | Telefon Görüşmesi, Telefonla Arama |
Phone Conversation | Telefon Görüşmesi |
Pick Up | Telefonu Açmak |
Plant | Dikmek, Ekmek (Bitki) |
Pros | Avantajlar |
Provide | Sağlamak |
Put Through | Telefonu/Telefona Bağlamak |
Printing Machine | Baskı Makinesi |
Rank | Aşama, Kademe, Sıra |
Refugee | Mülteci |
Repeat | Tekrarlamak |
Research | Araştırmak |
Rescue | Kurtarmak |
Response | Cevap, Karşılık |
Result | Sonuç |
Ring | Çalmak (Telefon/Zil), Telefon Etmek |
Scared | Korkmuş |
Send | Göndermek |
Share | Paylaşmak |
Sleepy | Uykulu |
Smart | Akıllı |
Smartphone | Akıllı Telefon |
Smoke Signal | Duman İşareti |
Social Network | Sosyal Ağ |
Soldier | Asker |
Solve | Çözmek, Halletmek |
Stranger | Yabancı |
Surprised | Şaşırmış |
Talk | Konuşmak |
Text A Message | Mesaj Atmak |
Translate | Tercüme Etmek |
Urgent | Acil |
Use | Kullanmak |
Useful | Yararlı |
Warn | Uyarmak |
Wonder | Merak Etmek |
Write | Yazmak |
Şimdi bu kelimeleri cümle içinde kullanalım.
- I couldn’t access the information because the website was disabled.
(Web sitesi devre dışı olduğu için bilgiye erişemedim.) - His addiction to his smartphone is harmful to his social interaction.
(Akıllı telefon bağımlılığı, onun sosyal etkileşimi için zararlıdır.) - The commander was angry about the misunderstanding during the incident.
(Komutan, olay sırasındaki yanlış anlaşılma yüzünden kızgındı.) - Please answer the doorbell; I’m expecting a package.
(Lütfen kapı ziline cevap ver; bir paket bekliyorum.) - I filled out the application for the workshop and hope to learn a lot.
(Atölye için başvuruyu doldurdum ve çok şey öğrenmeyi umuyorum.) - The customer decided to make a complaint about the faulty printing machine.
(Müşteri, arızalı baskı makinesi hakkında şikayette bulunmaya karar verdi.) - We need to communicate this urgent notice to all participants.
(Bu acil bildirimi tüm katılımcılara iletmemiz gerekiyor.) - The research will provide useful data about the local environment.
(Araştırma, yerel çevre hakkında kullanışlı veriler sağlayacak.) - The firefighters worked quickly to rescue everyone from the building.
(İtfaiyeciler, herkesi binadan kurtarmak için hızlı çalıştı.) - She felt embarrassed when her phone started to ring during the movie shooting.
(Film çekimi sırasında telefonu çalmaya başladığında mahcup hissetti.)
8. Sınıf 5. Ünite Kelime Listesi – The Internet
8. Sınıfın 5. Ünitesi “The Internet” yani “İnternet” dir. Gelin şimdi bu ünitelerin kelimelerine birlikte bakalım.
English | Türkçe Karşılığı |
---|---|
Account | Hesap |
Addict | Bağımlı |
Adult | Yetişkin |
Attach | Eklemek, İliştirmek |
Attachment | Dosya Eki |
Average | Ortalama |
Brand | Marka |
Broken | Kırık |
Browser | Tarayıcı |
Button | Düğme,Tuş |
Buy | Satın Almak |
Cardholder | Kart Sahibi |
Chat | Sohbet Etmek |
Check | Kontrol Etmek |
Choose | Seçmek |
Click | Tıklamak |
Comment | Yorum, Yorum Yapmak |
Complainer | Şikayetçi |
Computer | Bilgisayar |
Confirm | Onaylamak, Doğrulamak |
Connection | Bağlantı |
Content | İçerik |
Copyright | Telif Hakkı |
Device | Aygıt, Cihaz |
Discount | İndirim |
Download | İndirmek |
Etiquette | Görgü Kuralları |
Expert | Uzman |
Expiry Date | Son Kullanma Tarihi |
File | Dosya |
Flight Ticket | Uçak Bileti |
Follower | Takipçi |
Foreign Language | Yabancı Dil |
Habit | Alışkanlık |
İnfluencer | Etkileyen |
İnfluential | Etkili |
İnformation | Bilgi |
İnsert | Eklemek |
Join | Katılmak |
Keep İn Touch | İrtibatta Olmak |
Log İn / Log On | Oturum Açmak |
Log Out / Log Off | Oturumu Kapatmak |
Make Comment | Yorum Yapmak |
Make New Friends | Yeni Arkadaşlar Edinmek |
Mostly | Çoğunlukla |
Non-Refundable | İade Edilemez |
Offline | Çevrim Dışı |
One Way Ticket | Tek Yön Bilet |
Online | Çevrim İçi |
Online Shopping | İnternet Alışverişi |
Password | Şifre, Parola |
Pay Attention | Dikkat Etmek |
Pay The Bill | Fatura Ödemek |
Percent | Yüzde % |
Post | Yayınlamak |
Practice | Uygulamak, Alıştırma Yapmak |
Product | Ürün |
Properly | Düzgün Bir Şekilde |
Recognition | Tanınırlık |
Refundable | İade Edilebilir |
Register | Kaydolmak |
Round Trip | Gidiş Dönüş |
Screen | Ekran |
Search | Araştırmak, Aramak |
Search Engine | Arama Motoru |
Send | Göndermek |
Setting | Ayar |
Share | Paylaşmak |
Sign İn / Sign Up | Kaydolmak, Hesap Açmak, Üye Olmak |
Smartphone | Akıllı Telefon |
Social Networking Sites | Sosyal Ağ Siteleri |
Surf | İnternette Gezinmek |
Ticket | Bilet |
Type | Yazmak |
Upload | Yüklemek |
Use | Kullanmak |
Useful | Faydalı, Kullanışlı |
Usage | Kullanım |
Utilitarian | Faydacı |
Web Browser | İnternet Tarayıcısı |
Widespread | Yaygın |
Worldwide | Dünya Çapında |
Şimdi bu kelimeleri cümle içinde kullanalım.
- I created an account on the new social networking site to make new friends.
(Yeni arkadaşlar edinmek için yeni sosyal ağ sitesinde bir hesap oluşturdum.) - He is an addict of online shopping and buys a new brand every week.
(O, çevrimiçi alışveriş bağımlısı ve her hafta yeni bir marka satın alıyor.) - An adult should pay attention to copyright laws when they share content.
(Bir yetişkin, içerik paylaştığında telif hakkı yasalarına dikkat etmelidir.) - Please attach the file before you send the email.
(E-postayı göndermeden önce lütfen dosyayı ekleyin.) - The average user spends three hours a day on their smartphone.
(Ortalama bir kullanıcı, akıllı telefonunda günde üç saat harcıyor.) - – I want to book a round trip ticket, but is it refundable?
(Gidiş-dönüş bir bilet ayırtmak istiyorum, ama iade edilebilir mi?)
– No, I’m sorry, this fare is non-refundable. You need to confirm now.
(Hayır, üzgünüm, bu ücret iade edilemez. Şimdi onaylamanız gerekiyor.) - I will chat with you online later to practice my foreign language.
(Yabancı dilimi pratik yapmak için seninle daha sonra çevrimiçi sohbet edeceğim.) - You should check the expiry date before you insert your credit card details.
(Kredi kartı bilgilerinizi girmeden önce son kullanma tarihini kontrol etmelisiniz.) - She chooses to stay offline on weekends to take a break from her device.
(Cihazından uzaklaşmak için hafta sonları çevrimdışı olmayı seçiyor.) - His negative comment made him sound like a constant complainer.
(Onun olumsuz yorumu, onu sürekli bir şikayetçi gibi gösterdi.)
8. Sınıf 6. Ünite Kelime Listesi – Adventures
8. Sınıf 6. Ünite konusu “Adventures” yani “Maceralar” dır. Gelin bu ünitenin kelimelerine birlikte bakalım.
English | Türkçe Anlamı |
---|---|
Abroad | Yurt Dışında |
Accident | Kaza |
Accommodation | Konaklama, Kalacak Yer |
Adrenalin Junkie | Adrenalin Tutkunu |
Adrenalin Seeker | Adrenalin Tutkunu |
Adventure | Macera |
Adventurer | Maceraperest |
Adventurous | Maceralı |
Aerobatic | Hava Akrobasisi |
Afraid | Korkmuş |
Age Range | Yaş Aralığı |
Aim | Amaçlamak, Amaç |
Aircraft | Uçak |
All İnclusive | Her Şey Dahil |
Amazing | Şaşırtıcı, Harika |
Ambitious | Hırslı |
Amusing | Eğlenceli, Zevkli, Komik |
Antenna | Anten |
Archery | Okçuluk |
Armour | Zırh |
Attend | Katılmak |
Axe | Balta |
Base Jumping | Paraşütle Yüksekten Atlama |
Beach | Sahil, Kumsal, Plaj |
Blow | Esmek, Üflemek |
Bootie | Patik |
Boring | Sıkıcı |
Bravery | Cesurluk |
Bridge | Köprü |
Canoeing | Kano Sporu |
Catering | Yemek Hizmeti |
Cave Pack | Mağara Çantası |
Caving | Mağara Yürüyüşü |
Challenging | Zorlu |
Check | Denetlemek,Kontrol Etmek |
Cliff | Uçurum |
Coal Miner | Madenci |
Complete | Tamamlamak |
Courage | Cesurluk |
Crampon | Tırmanma Demiri |
Danger | Tehlike |
Dangerous | Tehlikeli |
Demonstration | Gösteri |
Desert | Çöl |
Destination | Varış Yeri |
Disappointing | Hayal Kırıklığına Uğratan |
Distance | Mesafe |
District | Semt, İlçe, Bölge |
Elbow Pad | Dirseklik |
Entertaining | Eğlendirici |
Equipment | Araç Gereç, Teçhizat, Donanım |
Excited | Heyecanlı |
Exciting | Heyecan Verici |
Experience | Deneyim, Tecrübe Etmek |
Experienced | Tecrübeli |
Expert | Uzman |
Extreme Sports | Tehlikeli Sporlar |
Fascinating | Büyüleyici, Etkileyici |
Fearless | Korkusuz |
Feel | Hissetmek |
Fighter Pilot | Savaş Pilotu |
Finish Line | Bitiş Çizgisi |
Firefighter | İtfaiyeci |
Flashlight | El Feneri |
Flight Suit | Uçuş Tulumu |
Freedom | Özgürlük |
Frightening | Korkutucu |
Frozen | Donmuş |
Gain | Kazanmak, Elde Etmek |
Glacier | Buzul |
Glove | Eldiven |
Goggle | Gözlük |
Handmade | El Yapımı |
Hang Gliding | Uçma Sporu |
Hard | Zor |
Helmet | Kask, Koruyucu Başlık |
Highlining | İp Üzerinde Yürüme |
Historic | Tarihi |
İce Screw | Buz Vidası |
İmprove | Geliştirmek |
İn My Opinion | Bence |
İndividually | Ayrı Ayrı, Tek Tek, Şahsen |
İnexpensive | Ucuz, Masrafsız |
İnexperienced | Tecrübesiz |
İnstructor | Eğitmen |
İnteresting | İlginç |
Kayak | Kayık, Kano |
Kayaking | Kanoda Gitme |
Knee Pad | Dizlik |
Knife | Bıçak |
Life Jacket | Can Yeleği |
Location | Yer, Konum |
Magnificent | Muhteşem |
Manoeuvre | Manevra |
Manually | El İle |
Member | Üye |
Mountainous | Dağlık |
Movement | Hareket |
Mysterious | Esrarengiz, Gizemli |
Nervous | Gergin, Sinirli |
Paddle | Kürek |
Parachutist | Paraşütçü |
Paragliding | Yamaç Paraşütü |
Perform | Sergilemek, Sunmak |
Possible | Mümkün, Olası |
Qualification | Vasıf, Nitelik, Özellik |
Raft | Sal |
Reach | Ulaşmak |
Require | Gerekmek, İhtiyacı Olmak |
Research | İncelemek, Araştırmak |
Risky | Riskli |
Rope | Halat, İp |
Safe | Güvenli |
Scientific | Bilimsel |
Scuba Diving | Tüple Dalış |
Set A Record | Rekor Kırmak |
Skateboarding | Kaykay |
Skydiver | Hava Dalışcısı |
Skydiving | Hava Dalışı |
Slow Down | Yavaşlamak |
Space | Uzay, Aralık, Boşluk |
Speed | Hız |
Stressful | Stresli, Gergin |
Structure | Yapı, Bina |
Stuntman | Dublör |
Succeed | Başarmak |
Survive | Sağ Kalmak, Kurtulmak, Atlatmak |
Take Risk | Risk Almak |
Temple | Tapınak |
Thermal Clothes | Termal Giysi |
To Me | Bence, Bana Göre |
Torch | El Feneri |
Transportation | Ulaşım |
Turkish Air Force | Türk Hava Kuvvetleri |
Underwater Hockey | Su Altı Hokeyi |
Waterfall | Şelale |
Wind | Rüzgar |
Wing | Kanat |
Wrist Guard | Bileklik |
Şimdi bu kelimeleri cümle içinde kullanalım.
- While abroad, we watched a fascinating demonstration of archery at a historic temple.
(Yurtdışındayken, tarihi bir tapınakta büyüleyici bir okçuluk gösterisi izledik.) - The adventurer displayed great bravery during the dangerous rescue in the cave.
(Maceracı, mağaradaki tehlikeli kurtarma sırasında büyük cesaret sergiledi.) - Base jumping from that bridge is an exciting but very risky activity.
(O köprüden base jumping yapmak heyecan verici ama çok riskli bir aktivitedir.) - For caving, you need a helmet, a strong torch, and a reliable rope.
(Mağaracılık için bir kask, güçlü bir fener ve güvenilir bir ip gereklidir.) - The firefighter felt both afraid and excited before entering the burning structure.
(İtfaiyeci, yanan binaya girmeden önce hem korkmuş hem de heyecanlı hissetti.) - His aim is to set a record in skydiving; he is very ambitious.
(Onun amacı, skydiving’de bir rekor kırmaktır; o çok hırslıdır.) - The frightening accident during the aerobatic manoeuvre was a reminder of the danger.
(Akrobatik manevra sırasındaki korkutucu kaza, tehlikeyi hatırlattı.) - We need to research the location and check the weather before our kayaking trip.
(Kano gezimizden önce konumu araştırmamız ve havayı kontrol etmemiz gerekiyor.) - The experienced instructor taught us how to use the equipment properly.
(Tecrübeli eğitmen, bize ekipmanı nasıl doğru kullanacağımızı öğretti.) - Wearing a life jacket is required for safety during white-water rafting.
(Beyaz su raftingi sırasında güvenlik için can yeleği giymek zorunludur.)
8. Sınıf 7. Ünite Kelime Listesi – Tourism
8. Sınıfın 7. Ünitesi “Tourism” yani “Turizim” dir. Gelin bu ünitenin kelimelerine birlikte bakalım.
English | TÜRKÇE ANLAMI |
---|---|
Abandon | Terk Etmek, Bırakmak |
Abroad | Yurt Dışında |
Accommodation | Konaklama, Kalacak Yer |
Advertisement | İlan, Reklam, Duyuru |
All-İnclusive | Her Şey Dahil |
Amphitheater | Anfitiyatro |
Ancient | Eski, Antik |
Aquarium | Akvaryum |
Architecture | Mimari |
Artificial | Yapay |
Attend | Katılmak |
Attractive | Cazip, Çekici,Göz Alıcı |
Authentic | Özgün |
Average | Ortalama |
Basket | Sepet |
Bed And Breakfast | Oda Kahvaltı |
Border | Sınır |
Bridge | Köprü |
Budget | Bütçe |
Bullfighting | Boğa Güreşi |
Capital City | Başkent |
Caravansary | Kervansaray |
Castle | Kale |
Cathedral | Katedral,Büyük Kilise |
Cave | Mağara |
Celebration | Kutlama |
Ceremony | Tören |
Charming | Alımlı, Büyüleyici, Hoş |
Climate | İklim |
Common | Alışılmış, Yaygın, Sıradan |
Conquer | Fethetmek, Ele Geçirmek |
Conquest | Fetih |
Construct | İnşa Etek, Kurmak |
Construction | Yapı, İnşaat, İnşa Etme |
Contain | Kapsamak, İçermek |
Countryside | Kırsal Kesim |
Cruise Holiday | Gemi Tatili |
Cultural | Kültürel |
Date Back To | Geçmişe Dayanmak |
Definitely | Kesinlikle, Elbette |
Destination | Varış Yeri, Gidilecek Yer |
Dish | Yemek |
Diversity | Çeşitlilik |
Dominance | Hakimiyet, Üstünlük |
Dormitory | Öğrenci Yurdu |
Earthen | Topraktan Yapılmış |
Emperor | Hükümdar |
Empire | İmparatorluk |
Enormous | Kocaman |
Experience | Deneyim, Başından Geçmek, Tecrübe Etmek |
Famous | Ünlü, Tanınmış, Meşhur |
Fascinating | Büyüleyici, Etkileyici |
Fountain | Çeşme |
Fragrant | Hoş Kokulu |
Fried Liver | Ciğer Kavurma |
Guesthouse | Konukevi |
Handcraft | El Sanatı, El İşi |
Heaven | Cennet |
Highland | Dağlık Arazi |
Historic | Tarihi |
İncredible | İnanılmaz, Şaşırtıcı |
İnscription | Kitabe |
İnvasion | İstila |
İsland | Ada |
Journal | Dergi, Seyir Defteri, Anı Defteri, Günlük |
Landmark | Kent Simgesi |
Landscape | Manzara |
Location | Konum |
Madrasa | Medrese |
Mansion | Konak, Köşk |
Mausoleum | Anıt Mezar |
Meatball | Köfte |
Memory | Hafıza |
Migration | Göç |
Monastery | Manastır |
Monument | Anıt, Heykel, Eser |
Moreover | Üstelik, Ayrıca |
Mosque | Cami |
Mostly | Çoğunlukla |
Must-See | Görülmesi Gereken |
Mystic | Esrarlı |
Palace | Saray |
Peninsula | Yarımada |
Population | Nüfus |
Pottery | Çanak Çömlek |
Preserve | Korumak |
Prophet | Peygamber |
Province | İl |
Public | Halk, Kamu, Umumi, Halka Açık |
Pyramid | Piramit |
Refresh | Ferahla(T)Mak, Tazelenmek |
Relax | Rahatlamak, Gevşemek |
Remarkable | Göze Çarpan, Dikkat Çekici |
Resort | Tatil Yeri |
Rock Tomb | Kaya Mezar |
Rural | Kırsal |
Seaside | Deniz Kenarı |
Settlement | Yerleşim |
Shrine | Tapınak |
Sightseeing | Gezi |
Site | Yerleşim |
Soap | Sabun |
Souvenir | Hediyelik Eşya |
Spectator | Seyirci |
Splendid | Müthiş ,Şahane |
Square | Meydan |
Tradition | Gelenek, Görenek |
Taste | Tat(Mak) |
Temperature | Isı, Sıcaklık |
Temple | Tapınak |
Terrestrial | Karasal |
Tomb | Mezar |
Tourism | Turizm |
Trade Route | Ticaret Yolu |
Traditional | Geleneksel |
Transportation | Ulaşım, Taşıma, Nakliye |
Trip | Seyahat, Gezi |
Truly | Tamamen, Sahiden, Cidden |
Turkish Delight | Türk Lokumu |
Unforgettable | Unutulmaz |
Urban | Kentsel |
Vacation | Tatil |
Waterway | Su Yolu, Kanal |
Wealth | Varlık, Zenginlik, Servet |
Weigh | Tartmak, Belirli Bir Ağırlık Gelmek |
Wickerwork | Hasır |
Wildebeest | Afrika Antilobu |
Worldwide | Dünya Çapında |
Worth | Değer |
Şimdi bu kelimeleri cümle içinde kullanalım.
- We will never abandon our plan to visit the ancient monument.
(Kadim anıtı ziyaret etme planımızı asla terk etmeyeceğiz.) - While abroad, we found inexpensive accommodation in a charming guesthouse.
(Yurtdışındayken, şirin bir pansiyonda ucuz konaklama bulduk.) - The advertisement for the all-inclusive resort on the island looked very attractive.
(Adayındaki her şey dahil tatil köyünün reklamı çok çekici görünüyordu.) - The Roman amphitheater is a remarkable historic site that dates back to the 2nd century.
(Roma amfitiyatrosu, 2. yüzyıla dayanan dikkat çekici bir tarihi alandır.) - The aquarium contains an incredible diversity of terrestrial and aquatic life.
(Akvaryum, inanılmaz bir karasal ve sucul yaşam çeşitliliği barındırıyor.) - The architecture of the old mansion was truly splendid and fascinating.
(Eski konağın mimarisi gerçekten muhteşem ve büyüleyiciydi.) - – The inscription on this tomb is truly incredible. It dates back to a forgotten empire.
(Bu mezarın üzerindeki yazıt gerçekten inanılmaz. Unutulmuş bir imparatorluğa dayanıyor.)
– It is. This whole settlement preserves the memory of that emperor’s conquest.
(Öyle. Bu yerleşim alanının tamamı, o imparatorun fetih anısını koruyor.) - The castle on the hill offers a breathtaking view of the surrounding countryside.
(Tepedeki kale, çevredeki kırsal alanın nefes kesici manzarasını sunar.) - The cathedral is a must-see landmark for any visitor to the urban center.
(Katedral, şehir merkezini ziyaret eden herkes için görülmesi gereken bir simgedir.) - The cave, with its mysterious rock tombs, was a place of ancient ceremony.
(Gizemli kaya mezarlarıyla mağara, kadim bir tören yeriydi.)
8. Sınıf 8. Ünite Kelime Listesi – Chores
8. Sınıf 8. Ünite “Chores” yani “Ev İşleri” dir. Gelin bu ünitenin kelimelerine birlikte bakalım.
English | Türkçe Anlamı |
---|---|
Affect | Etkilemek |
Assignment | Görev, Ödev |
Be İn Charge Of | -Den Sorumlu Olmak |
Be Responsible For | -Den Sorumlu Olmak |
Become | Olmak |
Bill | Fatura |
Borrow | Ödünç Almak |
Boss | Patron |
Brilliant | Muhteşem, Dahice |
By The Way | Bu Arada |
Chat | Sohbet Etmek |
Chore | Günlük Ev İşi |
Classmate | Sınıf Arkadaşı |
Clean Up | Temizlemek |
Complain | Şikayet Etmek |
Cook | Yemek Pişirmek |
Cooperate | İşbirliği Yapmak |
Damage | Zarar Vermek |
Decorate | Dekore Etmek, Süslemek |
Delicious | Lezzetli |
Dessert | Tatlı |
Diary | Günlük Ev İşi |
Dish | Yemek |
Dishes | Bulaşık |
Dishwasher | Bulaşık Makinesi |
Disturbing | Rahatsız Edici |
Do Chores | Ev İşleri Yapmak |
Do The Laundry | Çamaşır Yıkamak |
Do The Washing Up | Bulaşıkları Yıkamak |
Doorbell | Kapı Zili |
Dry | Kurutmak |
Dust | Toz Almak |
Duty | Görev |
Empty | Boşaltmak |
Entire | Bütün, Hepsi |
Experience | Deneyim, Tecrübe(Etmek) |
Feature | Özellik |
Flat | Apartman Dairesi |
Furniture | Mobilya, Ev Eşyası |
Garbage | Çöp |
Gather | Topla(N)Mak, Biriktirmek |
Get Annoyed | Kızmak |
Get Bored | Sıkılmak |
Graduate | Mezun Olmak |
Grass | Otlak, Çimen |
Grocery Shopping | Market Alışverişi |
Habit | Alışkanlık |
Hang On | Asmak |
Hang Out | Çamaşır Asmak |
Household | Ev Veya Aileye Ait |
İmportance | Önem |
İron | Ütü, Ütülemek |
Janitor | Temizlik Görevlisi |
Lawn | Çayır, Çimen |
Load | Yüklemek, Doldurmak |
Look After | İle İlgilenmek, Göz Kulak Olmak |
Make A Suggestion | Öneride Bulunmak |
Make The Bed | Yatağı Toplamak |
Meal | Yemek, Öğün |
Mess | Karışıklık, Dağınıklık |
Mop | Paspas Yapmak |
Mop The Floor | Yerleri Paspaslamak |
Moral | Ahlaki |
Mow | Çim/Ot Biçmek |
Necessary | Gerekli |
Obey | İtaat Etmek, Uymak |
Obligation | Zorunluluk |
Opinion | Fikir |
Organize | Organize Etmek |
Pay | Ödemek |
Peaceful | Huzurlu |
Periodically | Belirli Aralıklarla |
Pick Up | Birini Bir Yerden Almak |
Prepare | Hazırlamak |
Presentation | Sunum |
Randomly | Rasgele |
Relative | Akraba |
Respect | Saygı Duymak |
Respectful | Saygılı |
Responsibility | Sorumluluk |
Return | Dönemek, İade Etmek |
Reward | Ödüllendirmek, Mükafat |
Ribbon | Kurdele |
Ring | Çalmak (Telefon/Zil) |
Rubbish | Çöp |
Rule | Kural |
Sacrifice Feast Eve | Kurban Bayramı Arifesi |
Set The Table | Sofrayı Kurmak |
Severe | Sert, Şiddetli |
Share | Paylaşmak |
Slipper | Terlik |
Step By Step | Adım Adım, Kademe Kademe |
Sweep | Süpürmek |
Sweep The Leaves | Yaprakları Süpürmek |
Take Care Of | İlgilenmek, Göz Kulak Olmak |
Take Out The Garbage/Trash/Rubbish | Çöpü Dışarı Atmak |
Task | Görev, Ödev |
Tidy Up | Etrafı Toparlamak |
Tradition | Gelenek |
Trash | Çöp |
Understand | Anlamak |
Vacuum | Elektrik Süpürgesi İle Süpürmek |
Volunteer | Gönüllü |
Warn | Uyarmak |
Wash | Yıkamak |
Wash The Dishes | Bulaşıkları Yıkamak |
Water The Flowers | Çiçekleri Sulamak |
Water The Plants | Bitkileri Sulamak |
Şimdi bu kelimeleri cümle içinde kullanalım.
- The loud music will affect my ability to finish this assignment.
(Yüksek sesli müzik, bu ödevi bitirme yeteneğimi etkileyecek.) - As a reward for helping me tidy up, I will make a delicious dessert.
(Toparlanmama yardım etmenin ödülü olarak lezzetli bir tatlı yapacağım.) - My boss is brilliant at managing our team’s responsibilities.
(Patronum, ekibimizin sorumluluklarını yönetmede çok başarılıdır.) - By the way, could you pick up some milk while you’re grocery shopping?
(Bu arada, market alışverişi yaparken biraz süt alabilir misin?) - My chore is to load the dishwasher after we finish the meal.
(Benim ev işi, yemeği bitirdikten sonra bulaşık makinesini doldurmaktır.) - It is my duty to look after my younger sibling when our parents are away.
(Ailemiz evde yokken küçük kardeşime bakmak benim görevimdir.) - We must empty the trash because the smell is becoming disturbing.
(Koku rahatsız edici olmaya başladığı için çöpü boşaltmalıyız.) - – Could you do the laundry today? I have to prepare for my presentation.
(Bugün çamaşırları yıkayabilir misin? Benim sunumuma hazırlanmam gerekiyor.)
– Sure. And could you take out the garbage? It’s starting to smell.
(Tabii. Peki sen çöpü çıkarabilir misin? Kokmaya başlıyor.) - The janitor has the responsibility to mop the floor of the school periodically.
(Hademe, okulun zeminini periyodik olarak silme sorumluluğuna sahiptir.) - My obligation is to return the book I borrowed from the library on time.
(Kütüphaneden ödünç aldığım kitabı zamanında iade etmek benim yükümlülüğüm.)
8. Sınıf 9. Ünite Kelime Listesi – Science
8. Sınıf 9. Ünite “Science” yani “Bilim” dir. Gelin bu ünitenin kelimelerine birlikte bakalım.
English | Türkçe Anlamı |
---|---|
A Piece Of | Bir Parça |
Academician | Akademisyen, Öğretim Görevlisi |
Achievement | Başarı |
Adult | Yetişkin |
Aim | Amaçlamak, Hedeflemek, Amaç, Hedef, Gaye |
Air Conditioner | Klima |
Airbag | Hava Yastığı |
Alchemy | Simya Bilimi |
Aluminum Foil | Alüminyum Folyo |
Amount | Miktar, Tutar, Meblağ |
Announce | Anons Etmek, Duyurmak, İlan Etmek |
Appearance | Görünüm, Görünüş |
Article | Madde(Sözleşmede), Makale, Yazı, Nesne |
As A Result Of | Sonucu Olarak, Neticesinde |
Award | Ödüllendirmek, Mükafat, Ödül |
Back And Forth | İleri Geri |
Backward | Geriye, Geri, Arka Kısım |
Basil | Reyhan, Fesleğen |
Battery | Akü, Pil, Batarya |
Battery Free | Pilsiz, Bataryasız |
Be Dependent On | E Bağlı |
Belong To | Ait Olmak, Bağlı Olmak, Üyesi Olmak |
Biochemist | Biyokimyager |
Birthplace | Doğum Yeri |
Bravely | Cesurca, Yiğitçe, Mertçe |
Brilliant | Nefis, Parlak, Muhteşem, Harika, Dahice, Göz Alıcı |
Cancer | Kanser |
Canon | Kanun, Düzen, Kural |
Cartridge | Kartuş |
Cataract | Katarakt, Göz Perdesi, Çağlayan, Sel, Şelale |
Catgut | Ameliyat İpliği |
Cause | Sebep Olmak, Yol Açmak, Neden Olmak, Sebep |
Cause And Effect | Sebep Sonuç |
Cell | Hücre |
Century | Asır, Yüzyıl |
Certain | Kesin, Belirli, Mutlak, Kaçınılmaz |
Change | Değişmek, Değiştirmek, Değişiklik, Değişim |
Checkpoint | Kontrol Noktası |
Chemical | Kimyasal |
Choose | Seçmek, Karar Vermek, Tercih Etmek |
Circadian | 24 Saatlik |
Cloned | Klonlanmış |
Co-Founder | Eş Kurucu, Kurucu Ortak |
Common | Alışılmış, Sıradan, Yaygın, Ortak |
Communication | İletişim |
Company | Şirket, Firma, Grup, Topluluk |
Compass | Pusula |
Competition | Yarışma, Yarış, Müsabaka, Rekabet |
Competitor | Yarışmacı, Rakip |
Completely | Tamamen, Tümüyle, Eksiksiz, Bütünüyle |
Complex | Karışık, Karmaşık, Güçlük |
Computed Tomography | Bilgisayarlı Tomografi |
Computerised | Bilgisayarlı |
Condition | Hal, Koşul, Durum, Şart |
Conduct | Yönetmek, Yürütmek, İdare Etmek |
Consular Official | Konsolosluk Görevlisi |
Container | Konteyner, Kap, Saklama Kabı |
Continuously | Aralıksız, Sürekli, Durmaksızın, Devamlı |
Contribution | Katkı, Bağış, Aidat, Destek |
Convey | İletmek, Geçirmek, Ulaştırmak |
Cosmologist | Kozmolog |
Cover | Örtmek, Kaplamak, Kılıf, Örtü, Kapak |
Create | Oluşturmak, Yaratmak, Meydana Getirmek |
Cure | İyileştirmek, Tedavi Etmek, Çare, Tedavi |
Currently | Halen, Şu Anda, Bugünlerde |
Death | Ölüm, Vefat |
Debate | Çekişmek, Çekişme, Tartışma |
Decide | Karar Vermek, Belirlemek, Sonuca Varmak |
Definitely | Kesinlikle, Elbette, Mutlaka |
Design | Tasarlamak, Düzenlemek, Plan Yapmak |
Determination | Saptama, Belirlenme, Karalılık, Azim |
Develop | Geliştirmek, Gelişmek, İlerlemek |
Development | Gelişim, Gelişme, İlerleme |
Device | Cihaz, Alet, İcat, Yöntem |
Diagnose | Teşhis Etmek, Tanı Koymak, Tanımlamak |
Disabled | Engelli, Özürlü, Kullanışsız, Elverişsiz |
Discover | Keşfetmek, Ortaya Çıkarmak, Farkına Varmak |
Discoverer | Kaşif |
Discovery | Keşif, Buluş, Bulgu, Ortaya Çıkarma |
Discuss | Görüşmek, Tartışmak, Ele Almak |
Discussion | Görüşme, Tartışma |
Disease | Hastalık, Rahatsızlık |
Dishwasher | Bulaşım Makinesi |
Dissolve | Eritmek, Çözmek, Gözden Kaybolmak |
Divide | Bölmek, Bölüştürmek, Dağıtmak, Paylaşmak |
Do Experiment | Deney Yapmak |
Durable | Sağlam, Dayanıklı, Uzun Ömürlü |
Easily | Rhatlıkla, Rahatça, Kolaylıkla |
Eco-Friendly | Çevre Dostu, Doğa Dostu |
Emergency Situation | Acil Durum |
Encourage | Cesaretlendirmek, Yüreklendirmek, Teşvik Etmek |
Endeavor | Çabalamak, Gayret Etmek, Uğraşmak |
Equal | Denk, Eşit, Eş Değerde Olmak, Denk Olmak |
Equation | Denge, Eşitleme, Eşitlik |
Equipment | Araç Gereç, Donanım, Ekipman |
Especially | Özellikle, Bilhassa |
Etc | Ve Benzeri, Vesaire |
Ethical | Ahlaki, Ahlaksal, Etik |
Evaluate | Değerlendirmek, Ölçmek, Değer Biçmek |
Examine | Muayane Etmek, İncelemek, İrdelemek, Yoklamak, Sorgulamak |
Excavation | Kazı, Kazı Yeri, Çukur, Oyuk |
Exhibit | Sergilemek, Sergi, Ortaya Koymak |
Exhibition | Sergi, Gösteri, Şölen |
Exist | Var Olmak, Bulunmak, Mevcut Olmak, Yaşamak |
Experiment | Deney, Deney Yapmak, Tecrübe Etmek |
Explain | Açıklamak, İzah Etmek, Anlatmak, İfade Etmek |
Explode | Patlamak, Patlatmak, Bozmak, Yıkmak |
Explore | Keşfetmek, Araştırmak, İncelemek, Tetkik Etmek |
Eye-Catching | Göz Alıcı, Dikkat Çekici |
Feature | Özellik, Ön Plana Çıkarmak, Belirtmek, Özellik Taşımak |
Field | Tarla, Alan, Saha, Çayır, Otlak |
Find Out | Anlamak, Bulmak, Keşfetmek, Ortaya Çıkarmak |
Fingerprint | Parmak İzi |
Firefighter | İtfaiyeci |
Firefighting | İtfaiyecilik, Yangın Söndürme |
Fix | Düzeltmek, Onarmak, Tamir Etmek, Saptamak, Kararlaştırmak |
Flame | Alev, Alevlendirmek, Öfkelenmek, Yanmak, Tutuşmak |
Follow | Takip Etmek, İzlemek, Peşinden Gitmek |
For Example | Mesela, Örneğin, Söz Gelişi |
Form | Biçimlendirmek, Şekillendirmek, Geliştirmek, Biçim, Şekil |
Formulate | Formülleştirmek |
Fossil | Fosilleşmek, Fosil, Kalıntı |
Found | Kurmak, Temelini Atmak, İnşa Etmek |
Foundation | Vakıf, Kurum, Kuruluş |
Frown | Somurtmak, Kaş Çatmak, Surat Asmak |
Generate | Meydana Getirmek, Oluşturmak, Üretmek |
Get Angry With | Birisine Sinirlenmek |
Global | Küresel, Dünya Çapında, Geniş Çaplı, Evrensel |
Gravity | Yerçekimi |
Ground-Breaking | Çığır Açan |
Headdress | Başlık, Başörtüsü, Başa Takılan Süs |
Healthy | Sağlıklı, Sağlığa Yararlı |
Heat | Isıtmak, Isınmak, Sıcaklık, Isı |
Honorary | Onur, Fahri, Onursal, Ücretsiz |
Housemaid | Hizmetçi |
Human Anatomy | İnsan Anatomisi |
Hybrid Car | Hibrit Araba (Hem Elektrik Hem Benzinle Çalışan Araba) |
İmage | Şekil, İmge, Görüntü, Resim, Şekillendirmek |
İmportant | Önemli, Mühim, Saygın, İtibarlı |
İmprove | Gelişmek, Geliştirmek, İlerletmek |
İn Order To | Amacı İle, Diye, İçin |
İndividual | Birey, Bireysel, Kişi, Fert, Kendine Ait |
İnform | Bilgilendirmek, Haber Vermek, İhbar Etmek |
İnfrared | Kızılötesi |
İnsect | Böcek, Haşere |
İnsert | Arasına Sokmak, İçine Koymak, Eklemek |
İnternational Fair | Uluslararası Fuar |
İnternationally | Uluslararası Açıdan |
İnvent | İcat Etmek, Yaratmak, Uydurmak, Türetmek |
İnvention | İcat, Buluş |
İnventor | Mucit, Yaratıcı |
Lab | Laboratuvar |
Law Of Gravity | Yerçekimi Kanunu |
Layer | Katman, Kat, Tabaka, Katmanlara Ayırmak |
Liquid | Sıvı, Akışkan, Berrak, Şeffaf |
Low-Frequency | Alçak Frekans |
Manufacturer | İmalatçı, Yapımcı, Üretici |
Media | Medya, Basın, Kitle İletişim Araçları |
Medical | Medikal, Tıbbi |
Medicine | Tıp, İlaç, Deva |
Medieval | Ortaçağ, Ortaçağa Özgü |
Melt | Erimek, Eritmek, Kaybolmak, Yok Olmak |
Microbe | Mikrop |
Microscobe | Mikroskop |
Middle Age | Orta Çağ |
Miniature | Minyatür, Küçücük |
Missing | Eksik, Noksan, Kayıp, Kaybolma, Özlem |
Mold | Kalıba Dökmek, Biçimlendirmek, Küflenmek, Şekil, Kalıp, Küf |
Molecular Biologist | Moleküler Biyolog |
Moreover | Dahası, Ayrıca, Hatta, Üstelik, Buna Ek Olarak |
Mosquito | Sivrisinek |
Move Up | Bir Üst Sınıfa Yükselmek |
Muscle | Kas, Adale, Fiziksel Güçlülük |
Nationally | Milletçe, Tüm Ulusa Yayılarak |
Navigation | Navigasyon, Yön Bulma, Gemi Yolculuğu, Gezinti, Sefer |
Nearly | Hemen Hemen, Neredeyse, Yaklaşık Olarak |
Neurone | Nöron, Sinir Hücresi |
Nobel Prize | Nobel Ödülü |
Observe | Gözlemlemek, Gözetlemek, Dikkatle Bakmak, Fark Etmek |
Operate | Ameliyat Etmek, Çalıştırmak, İşletmek, Yönetmek, İdare Etmek |
Optimism | İyimserlik |
Ordinary | Sıradan, Basit, Alelade, Normal, Alışılagelmiş |
Outdistance | Geçmek, Arkada Bırakmak, Geride Bırakmak |
Painlessly | Zahmetsizce, Ağrısızca, Acısızca |
Paraplegic | Belden Aşağısı Felçli, Belden Aşağısı Tutmayan |
Particular | Özel, Belirli, Özellik, Ayrıntı, Husus |
Patent | Patent Almak/Vermek, İmtiyaz, Patent, Buluş Hakkı |
Patience | Sabır, Dayanç, Sebat, Dayanma, Hasta |
Pay Attention | Dikkat Etmek, İlgilenmek, Dikkatini Vermek |
Penetrate | Nüfuz Etmek, İyice Anlamak, Arasından Geçmek, Delip Gelmek |
Perhaps | Belki, Muhtemelen, Şüpheli Durum, Varsayım |
Physical Disability | Fiziksel Engel |
Planet | Gezegen |
Political | Politik, Siyasi, Siyasal, Devlete Ait |
Porcelain | Porselen, Çini, Fayans |
Portable | Portatif, Taşınabilir, Katlanır |
Possible | Olabilir, Olası, Mümkün, Muhtemel |
Prepare | Hazırlamak, Donatmak, Tedarik Etmek, Yapmak, Düzenlemek |
Prevent | Engellemek, Önlemek, Durdurmak, Mani Olmak |
Printer | Yazıcı, Basıcı, Matbaacı |
Printing Machine | Baskı Makinesi |
Printing Press | Baskı Makinesi, Natbaa Makinesi |
Prize | Ödül, Takdir Etmek, Paha Biçmek, Değer Vermek |
Produce | Üretmek, İmal Etmek, Hazırlamak |
Product | Ürün, Mahsul, Verim |
Promote | Tanıtımını Yapmak, Desteklemek, Terfi Ettirmek, Teşvik Etmek |
Prototype | Asıl Örnek, İlk Örnek, Model |
Publish | Yayınlamak, Yayımlamak, Kamuoyuna Açıklamak |
Rabies Vaccine | Kuduz Aşısı |
Radiation | Işıma, Radyasyon, Yayılma |
Radio Transmitter | Radyo Vericisi |
Radium | Radyum |
Raise | Büyütmek(Çocuk), Yükseltmek, Artırmak, Kaldırmak |
Recognize | Tanımak, Bilmek, Ayırt Etmek, Farkında Olmak, Onaylamak |
Register | Kaydetmek, Kayıt Olmak, Patent Vermek, Sicil, Kayıt |
Relationship | İlişki, Bağlantı, Alaka, Dostluk, Yakınlık, Arkadaşlık |
Religious | Dinsel, Dindar, Dinle İlgili, Dini Bütün, İnançlı |
Remote Control | Uzaktan Kumanda, Uzaktan Denetim |
Renowned | Ünlü, Meşhur, Şöhretli, Namlı, Tanınmış |
Repair | Tamir Etmek, Onarmak, Onarım, Tamirat, Telafi Etmek |
Rescue | Kurtarmak, İmdadına Yetişmek, Kurtuluş, Kurtarma |
Research | İncelemek, Araştırmak, İnceleme, Arama |
Restore | Yenileştirmek, Eski Konumuna Getirmek, İyileştirmek, Geri Getirmek |
Result | Netice, Sonuç, Sonucu Olmak, Meydana Gelmek |
Retina | Ağkatman, Ağtabaka, Retina |
Safety | Emniyet, Güven, Asayiş, Güvenlik |
Sample | Örnek, Numune, Denemek |
Scientific | Bilimsel |
Scientist | Bilgin, Bilim İnsanı |
Search | Araştırmak, Aramak, İncelemek, Araştırma, Teftiş |
Select | Seçmek, Ayıklamak, Elemek, Seçilmiş, Seçkin |
Self-Confidence | Özgüven |
Several | Birçok, Çeşitli, Ayrı, Değişik, Muhtelif |
Sight-Disabled | Görme Engelli |
Signal | Sinyal Vermek, İşaret Etmek, Bildirmek, Sinyal, Parola |
Skin | Ten, Deri, Cilt, Yüzmek(Kabuğunu/Dış Zarını) |
Smallpox Vaccination | Çiçek Aşısı |
Smile | Gülümsemek, Tebessüm Etmek, Gülücük |
Snowflake | Kar Tanesi |
Soil Sample | Zemin Örneği, Toprak Numunesi |
Solar Gravity | Güneş Çekim Kuvveti |
Solar Panel | Güneş Paneli |
Solid | Sağlam, Katı, Sert |
Space | Aralık, Açıklık, Mekan, Uzay, Boşluk, Boşluk Bırakmak, Aralamak |
Space Station | Uzay İstasyonu |
Species | Tür, Cins, Canlı Türü, Çeşit |
Stable | Ahır, İstikrarlı, Kararlı, Değişmez, Sabit |
Statement | İfade, Söz, Beyan, Açıklama, Bildirme, Rapor, Tebliğ |
Steam Engine | Buhar Makinesi, Buhar Motoru |
Stem Cell | Kök Hücre |
Structure | Yapılandırmak, Yapı, Bina, Biçimlendirmek, Planlamak, Düzenlemek |
Substance | Cisim, Madde, Esas Mesele, Ana Fikir |
Succeed | Başarmak, Varisi Olmak, Yerine Geçmek |
Successful | Başarılı, Parlak |
Support | Desteklemek, Yardım Etmek, Kuvvetlendirmek, Güç Vermek, Destek |
Surface | Yüzey, Yüzeye Çıkmak, Meydana Çıkmak |
Sweat Gland | Ter Bezi |
Swing | Sallanmak, Fırlatmak, Dönmek |
Take Part | Yer Almak, Katılmak, Rol Almak |
Technology | Teknoloji |
Teenager | Genç, Delikanlı, 13-19 Yaş Arası Bireyler |
Test Tube | Deney Tüpü |
Textbook | Ders Kitabı |
Theoretical | Teorik, Kuramsal |
Theoretical Physicist | Teorik Fizikçi |
Theorist | Kuramcı, Teorisyen |
Theory Of Relativity | İzafiyet Teorisi, Görelilik Kuramı |
Therefore | Bu Sebeple, Bu Yüzden, Dolayısıyla, O Halde |
Thought | Sanı, Düşünce, Fikir, Görüş, Kanaat |
Tongue | Dil, Konuşmak, Söz, Konuşma, Üslup |
Tool | Araç, Alet, Aletle Şekillendirmek |
Transform | Dönüşmek, Dönüştürmek, Çevirmek |
Translate | Çevirmek, Tercüme Etmek, Yorumlamak |
Transmit | İletmek, Ulaştırmak, Yayınlamak |
Transportation | Taşıma, Nakliye, Ulaştırma, Ulaşım |
Trapped | Tuzağa Düşmüş, Kapana Kısılmış, Tutsak Kalmış |
Type | Yazmak, Tür, Tip, Cins, Sınıflandırmak |
Unborn | Doğmamış |
Underground | Yeraltı, Gizli Örgüt, Alt Geçit, Metro |
User | Kullanıcı, Tüketici |
Valuable | Değerli, Kıymetli, Pahalı |
Various | Çeşitli, Muhtelif, Birkaç, Türlü |
View | İncelemek, Görüş, Bakış, Manzara, Görmek, Seyretmek |
Vision | Görme, Görüntü, Hayal Gücü, Öngörü |
Visitor | Ziyaretçi, Turist, Misafir |
Walking Stick | Baston |
Washing Machine | Çamaşır Makinesi |
Water Screw | Burgu Türbini |
Weapon | Silah |
Wearable | Giyilebilir, Kıyafet |
Weigh | Tartmak, Belirli Bir Ağırlık Gelmek, Düşünüp Taşınmak |
Well-Equipped | İyi Donanımlı |
Well-Known | Ünlü, İyi Bilinen |
Wheel Chair | Tekerlekli Sandalye |
Windshield Wiper | Cam Sileceği |
Wrap | Sarmak, Sargı, Paket Yapmak, Örtmek, Örtü, Ambalaj Kağıdı |
Şimdi bu kelimeleri cümle içinde kullanalım.
- The academician published a brilliant article about a new scientific discovery.
(Akademisyen, yeni bir bilimsel keşif hakkında harika bir makale yayınladı.) - Winning the Nobel Prize was the greatest achievement of the renowned scientist’s career.
(Nobel Ödülü’nü kazanmak, ünlü bilim insanının kariyerindeki en büyük başarıydı.) - The aim of the experiment is to find out if the substance will dissolve in water.
(Deneyin amacı, maddenin suda çözünüp çözünmeyeceğini bulmaktır.) - As a result of his ground-breaking research, a new medicine was developed.
(Onun çığır açan araştırması sonucunda yeni bir ilaç geliştirildi.) - The biochemist used a microscope to observe the cell structure.
(Biyokimyacı, hücre yapısını gözlemlemek için bir mikroskop kullandı.) - The company will produce a new eco-friendly product using solar panels.
(Şirket, güneş panelleri kullanarak yeni bir çevre dostu ürün üretecek.) - The development of the steam engine transformed global transportation.
(Buhar makinesinin geliştirilmesi, küresel ulaşımı dönüştürdü.) - This device can diagnose the disease painlessly using infrared radiation.
(Bu cihaz, kızılötesi radyasyon kullanarak hastalığı ağrısız bir şekilde teşhis edebilir.) - The scientist needed great patience to formulate her complex theory.
(Bilim insanının karmaşık teorisini formüle etmek için büyük sabra ihtiyacı vardı.) - The invention of the printing press was an important event in human history.
(Matbaanın icadı, insanlık tarihinde önemli bir olaydı.)
8. Sınıf 10. Ünite Kelime Listesi – Natural Forces
8. Sınıf 10. Ünite konusu “Natural Forces” yani “Doğal Afetler” dir. Gelin bu ünitenin kelimelerine birlikte bakalım.
English | Türkçe |
---|---|
Natural Forces | Doğal Afetler, Doğal Güçler |
Natural Phenomena | Doğal Olaylar |
Disaster | Afet, Felaket |
Lightning | Yıldırım, Şimşek |
Non-Stop Cloud-To-Cloud Lightning | Kesintisiz Buluttan Buluta Yıldırım |
Earthquake | Deprem |
Aftershock | Artçı |
Main Quake | Ana Deprem |
Flood | Sel |
Landslide | Toprak Kayması, Heyelan |
Hurricane | Kasırga |
Forest Fire | Orman Yangını |
Tsunami | Tsunami |
Drought | Kuraklık |
Avalanche | Çığ |
Tornado | Hortum, Kasırga |
Storm | Fırtına |
Volcano Eruption | Volkanik Patlama |
Rainbow | Gökkuşağı |
Raindrop | Yağmur Damlası |
Rainclouds | Yağmur Bulutları |
Sunlight | Güneş Işığı |
Cloud Formation | Bulut Oluşumu |
Fault Lines | Fay Hatları |
Natural Wonder | Doğa Harikası |
Explosion | Patlama |
Nacreous Clouds | Sedefli Bulutlar |
Dawn | Şafak, Gün Ağarması |
Sunset | Gün Batımı |
Flora | Bitki Örtüsü |
Iceberg | Buzdağı |
Burst | Patlama, Püskürme |
Rainfall | Yağış, Yağış Miktarı, Sağanak |
Water Sources | Su Kaynakları |
Water Shortage | Su Sıkıntısı, Su Kıtlığı |
Energy Shortage | Enerji Sıkıntısı, Enerji Kıtlığı |
Soil Contamination | Toprak Kirliliği |
Deforestation | Ormanların Yok Olması |
Air Pollution | Hava Kirliliği |
Water Pollution | Su Kirliliği |
Land Pollution | Kara (Çevre) Kirliliği |
Global Warming | Küresel Isınma |
Overpopulation | Aşırı Nüfuslanma |
Ecosystem Destruction | Ekosistem Yıkımı |
Wildlife Conservation | Vahşi Yaşamı Koruma |
Fossil Fuel Depletion | Fosil Yakıt Tüketimi |
Toxic Waste | Zehirli Atık |
Glacier | Buzul |
Polar Winters | Kutup Kışları |
Climate Change | İklim Değişikliği |
Biological Pollutants | Biyolojik Kirleticiler |
Environmental İssues | Çevresel Sorunlar |
Breaking News | Son Dakika Haberleri, Flaş Haberler |
Emergency Management Presidency Of Turkey (Afad) | Türkiye Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
Universe | Evren |
World | Dünya |
Earth | Dünya |
Layer | Katman, Tabaka |
Plate | Tabaka, Katman |
Continent | Kıta, Anakara |
Island | Ada |
Desert | Çöl |
River | Nehir |
Lake | Göl |
Sea | Deniz |
Pressure | Basınç |
Magnitude | Büyüklük, Boyut |
Scale | Ölçek |
Depth | Derinlik |
Altitude | Rakım, Yükseklik |
Distance | Mesafe |
Variety | Çeşitlilik |
Danger | Tehlike |
Serious Threat | Ciddi Tehdit |
Occasion | Ortam, Durum, Fırsat |
Measure | Önlem, Tedbir, Ölçü |
Precaution | Önlem, Tedbir |
Process | Süreç |
Severity | Şiddet |
Building | Yapı, Bina |
Direction | Yön |
Outer Surface | Dış Yüzey |
Homogeneous Mass | Homojen Kitle |
Average | Ortalama |
Experience | Tecrübe, Deneyim |
Prediction | Tahmin |
Death | Ölüm |
Injuries | Yaralanmalar |
Heat | Isıtma |
Air Conditioning | Havalandırma, Klima |
Energy Saving Light Bulbs | Enerji Tasarruflu Ampuller |
Non-Toxic Cleaning Materials | Zehirli Olmayan Temizlik Malzemeleri |
Recyclable Products | Geri Dönüştürülebilir Ürünler |
Mold | Küf |
Dust | Toz |
Infection | Enfeksiyon |
Future | Gelecek |
Abundant | Bol, Verimli, Bereketli |
Common | Ortak, Yaygın |
Dry | Kuru |
Threatening | Tehdit Edici |
Mysterious | Gizemli |
Powerful | Güçlü |
Sudden | Ani, Birdenbire |
Regular | Düzenli |
Enough | Yeterli |
Approximately | Yaklaşık Olarak |
Protect | Korumak |
Preserve | Korumak |
Save | Kurtarmak |
Take The Necessary Measures | Gerekli Önlemleri Almak |
Prevent | Önlemek |
Consist Of | Oluşmak, Meydana Gelmek |
Occur | Meydana Gelmek |
Create | Oluşturmak, Yaratmak |
Pollute | Kirletmek |
Waste Water | Suyu Boşa Harcamak |
Use The Water Efficiently | Suyu Etkili Kullanmak |
Kill | Öldürmek |
Injure | Yaralamak |
Damage | Zarar Vermek |
Lose | Kaybetmek |
Reflect | Yansıtmak |
Build Up | Büyümek, Güçlenmek |
Jolt Apart | Sarsılmak |
Vary | Çeşitlendirmek |
Melt | Erimek |
Strike | Vurmak, Çarpmak |
Stay Calm | Sakin Kalmak |
Take Place | Yer Almak |
Cause | Sebep, Sebep Olmak |
Reach Up | Ulaşmak, Erişmek |
Extend | Genişletmek, Yaymak |
Eject | Çıkarmak |
Stick | Yapışmak |
Worth | Değmek, Değer |
Weigh | Tartmak, (Ağırlık) Gelmek |
Şimdi bu kelimeleri cümle içinde kullanalım.
- Natural forces like earthquakes can cause widespread damage and are a serious threat.
(Deprem gibi doğal güçler, yaygın hasara neden olabilir ve ciddi bir tehdittir.) - The main quake was followed by several aftershocks that continued to jolt the city apart.
(Ana şok, şehri sarsmaya devam eden birkaç artçı şoklarla takip edildi.) - Deforestation and air pollution are critical environmental issues that threaten our future.
(Ormanların yok edilmesi ve hava kirliliği, geleceğimizi tehdit eden kritik çevre sorunlarıdır.) - The volcano eruption was so powerful it began to eject a homogeneous mass of ash into the sky.
(Yanardağ patlaması o kadar güçlüydü ki gökyüzüne homojen bir kül kütlesi püskürtmeye başladı.) - We must take the necessary measures to prevent soil contamination from toxic waste.
(Toksik atıklardan kaynaklanan toprak kirliliğini önlemek için gerekli önlemleri almalıyız.) - The tsunami waves reached up to an altitude of 10 meters, causing immense destruction.
(Tsunami dalgaları 10 metrelik bir yüksekliğe ulaşarak muazzam bir yıkıma neden oldu.) - Global warming is causing glaciers to melt at an alarming rate, raising sea levels.
(Küresel ısınma, buzulların endişe verici bir hızda erimesine neden olarak deniz seviyelerini yükseltiyor.) - The hurricane’s direction was mysterious and changed suddenly, confusing prediction models.
(Kasırganın yönü gizemliydi ve aniden değişerek tahmin modellerini şaşırttı.) - – Look at those nacreous clouds at dawn! They are a rare and mysterious sight.
(Şafak vakti şu sedef bulutlara bak! Onlar nadir ve gizemli bir manzara.)
– They’re beautiful. It’s worth waking up early to experience such a natural wonder.
(Çok güzeller. Böyle bir doğa harikasını deneyimlemek için erken kalkmaya değer.) - – This is breaking news: a tornado has struck a small town, causing major damage.
(Son dakika haberi: bir kasırga, büyük hasara neden olarak küçük bir kasabayı vurdu.)
– That’s terrible. We must protect ourselves from such sudden natural disasters.
(Bu korkunç. Kendimizi bu tür ani doğal afetlerden korumalıyız.)
8. Sınıf İngilizce Kelimeleri Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
8. Sınıf ingilizce dersinin kelimelerini öğrendiğimize göre şimdi sıkça sorulan sorulara bakalım.
8 sınıf İngilizce konuları nelerdir?
1. Dönem Konuları 1.Ünite Friendship (Arkadaşlık) 2.Ünite Teen Life (Gençlik Hayatı) 3.Ünite In The Kitchen (Mutfakta) 4.Ünite On The Phone (Telefonda) 5.Ünite 2. Dönem konuları 6.Ünite Adventures (Maceralar) 7.Ünite Tourism (Turizm) 8.Ünite Chores (Ev İşleri) 9.Ünite. Science (Bilim) 10.Ünite şeklinde oluşmaktadır.
Lgs’de İngilizce çıkıyor mu?
LGS İngilizce dersi, sınavın sözel bölümünde yer almakla birlikte, öğrencilerin yabancı dil becerilerini ölçer.
Lgs İngilizce kaç soru?
Lgs de öğrencilere İngilizceden toplamda 10 soru yöneltilir.
Lgs’nin İngilizcesi nedir?
“liselere geçiş sınavı (lgs)” teriminin İngilizce anlamı high-school entrance exam dir.
Çocuğunuzun İngilizce öğrenmesi için ihtiyacınız olan her şeye tek bir platform üzerinden ulaşabilirsiniz! Çocuk eğitimi alanında uzmanlaşmış öğretmenler rehberliğinde 25 dakikalık bire bir canlı dersler, çocuk gelişi için özenle tasarlanmış eğlenceli ve öğretici interaktif videolar, kelime öğrenme araçları, yapay zeka destekli öğretmen MiMi, quizler ve interaktif aktiviteler ile EnglishCentral, çocuğunuzun ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş ve kaliteli bir eğitim planını uygun fiyatlı olarak sunmaktadır. Hemen EnglishCentral’a kayıt olup İngilizce öğrenmeye başlamaya ne dersiniz?