Hepsi
Çocuklar için İngilizce
Günlük İngilizce
İngilizce Gramer
İngilizce Şarkılar
Kurumsal İngilizce
Popüler Günlük İngilizce
Popüler İngilizce Gramer
Popüler İngilizce Şarkılar
Popüler Paylaşımlar
Generic selectors
Exact matches only
Ara
Search in content
Post Type Selectors
Lütfen Dil Seçin
English
Türkçe
Português
عربي
日本
Tiếng Việt
한국어
Popüler Paylaşımlar
Hepsi
Çocuklar için İngilizce
Günlük İngilizce
İngilizce Gramer
İngilizce Şarkılar
Kurumsal İngilizce

Doğa ile Alakalı İngilizce Deyimler

Deyimler, dil öğrenmenin en eğlenceli ve etkili yollarından biridir. Hayatımızdaki birçok olay ve durum için deyimler kullanılır ve bu durum çoğu dilde geçerlidir. İngilizce de bu açıdan oldukça zengin bir dildir. İngilizce deyimler öğrenerek sadece dil becerilerimizi geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda İngilizce konuşulan ülkelerin yaşam tarzları ve düşünce biçimleri hakkında da fikir sahibi oluruz.

Özellikle doğa ile ilgili deyimler, insanların çevreyle olan bağlarını, doğadan ilham alarak geliştirdikleri bakış açılarını ve yaşam tarzlarını yansıtır. Rüzgardan fırtınaya, yağmurdan çiçeklere kadar doğanın çeşitli unsurlarını barındıran bu deyimler, dili hem daha renkli hem de daha etkileyici hale getirir. Bu tür deyimleri öğrenmek, doğayı merkeze alan kültürel kodları anlamamıza yardımcı olurken, aynı zamanda daha doğal ve akıcı bir İngilizce konuşma becerisi kazandırır. Bu blog yazısında, doğadan ilham alan İngilizce deyimlere birlikte göz atacağız.

EnglishCentral ile İngilizce Öğren

İngilizce öğrenirken kendi ihtiyaçlarınıza ve seviyenize odaklanmak en büyük önceliklerden biridir. EnglishCentral, kullanıcılarına İngilizce öğrenme sürecinde kişiselleştirilmiş, kapsamlı ve etkili bir destek sunan, zengin içeriklerle donatılmış bir dil öğrenme platformudur. EnglishCentral üzerinden uzman öğretmenlerimizle 7/24 özel ders yapabilirsiniz. Özel derslerinizde öğretmen, konu, tarih ve saat seçimi tamamen size aittir. Bire bir derslere ek olarak grup dersleri ile dünya üzerinden kullanıcılarla bir sınıfta buluşabilir ve ders yapabilirsiniz.

EnglishCentral, özellikle dinleme, konuşma, telaffuz ve kelime dağarcığı gibi temel dil becerilerini geliştirmek için tasarlanmış videolar ve interaktif alıştırmalar ile kullanıcıların İngilizce’yi daha doğal ve keyifli bir şekilde öğrenmelerine yardımcı olur.

EnglishCentral’ın en dikkat çeken özelliklerinden biri, kullanıcılarına dünya genelinde popüler olan film sahneleri, müzik videoları, röportajlar, haber klipleri ve eğitici içeriklerden oluşan geniş bir video kütüphanesi sunmasıdır. Bu sayede, kullanıcılar ilgi alanlarına hitap eden videoları seçerek öğrenmeyi daha eğlenceli ve kişisel hale getirebilirler. Videoların yanında sunulan altyazılar sayesinde hem dinleme hem de okuma pratiği yapılabilir, böylece öğrenciler dili doğal bir akış içinde öğrenirken anlama becerilerini güçlendirebilirler.

Platform ayrıca, her video için sunulan interaktif quizler, kelime alıştırmaları ve telaffuz çalışmaları ile öğrenmeyi pekiştirici deneyimler sunar. Örneğin, kullanıcılar videoda geçen yeni kelimeleri öğrenir ve anlamlarını pekiştirmek için interaktif testler çözebilirler. Aynı zamanda, kelime dağarcığını geliştirmek amacıyla video içindeki önemli terimler belirginleştirilir ve anlamları açıklanır, böylece kullanıcılar yeni kelimeleri doğal bir bağlam içinde öğrenme imkanı bulurlar.

Doğa ile Alakalı 35 Deyim

İngilizcede günlük konuşmalarda sıkça karşımıza çıkan doğa ile alakalı deyimleri öğrenmenin tam zamanı! Bu deyimleri bilmek, hem kelime dağarcığınızı genişletmenize hem de İngilizceyi daha akıcı konuşmanıza yardımcı olacaktır. Deyimlerin daha iyi anlaşılabilmesi için, anlamları ve örnek cümleleri bir arada sunan bir içerik hazırladık.

A Storm is Brewing

Anlamı: Bir sorunun veya krizin yaklaşmak üzere olduğu anlamına gelir.
Örnek: If I don’t finish the project by tomorrow, things could get tense – a storm is brewing.
(Yarın projeyi bitiremezsem, işler gerilebilir – kriz yaklaşıyor.)

As Right as Rain

Anlamı: Sağlıklı, iyi olmak.
Örnek: I was really ill recently, but now I’m as right as rain.
(Geçenlerde çok hastaydım, ama şimdi sağlıklıyım.)

Bark Up the Wrong Tree

Anlamı: Yanlış kişiyi suçlamak, yanlış yerden medet ummak ve Türkçede sıkça kullanılan ‘yanlış kapıyı çalmak’ anlamına gelir.
Örnek: Trying to impress her with expensive gifts? You are barking up the wrong tree because she values sincerity.
(Onu pahalı hediyelerle etkilemeye mi çalışıyorsun? Yanlış kapıyı çalıyorsun çünkü o samimiyete değer veriyor.)

Beat Around the Bush

Anlamı: Asıl konuya girememek, lafı dolandırmak.
Örnek: He beat around the bush to avoid telling the truth.
(Doğruyu söylememek için lafı dolandırdı.)

Blow Hot and Cold

Anlamı: Sürekli fikir, tutum değiştirmek ve bir dediği bir dediğine uymamak.
Örnek: Make up your mind already, you blow hot and cold.
(Artık karar ver, bir öyle bir böyle davranıyorsun.)

Branch Out

Anlamı: Yeni alanlara yönelmek, farklı şeyler denemeye başlamak.
Örnek: After years of working in finance, she decided to branch out into marketing.
(Yıllarca finans alanında çalıştıktan sonra pazarlamaya yönelmeye karar verdi.)

Break the Ice

Anlamı: Gerginliği kırmak, ortamı yumuşatmak anlamına gelir. Türkçede karşılığı olarak ‘buzları eritmek’ kullanılır.
Örnek: We hadn’t spoken since our last argument, but now we’ve broken the ice between us.
(Son tartışmamızdan sonra hiç konuşmamıştık ama artık aramızdaki buzları erittik.)

Chasing Rainbows

Anlamı: Hayaller peşinden koşan kişi için kullanılır. Aynı zamanda ayakları yere basmamak anlamına gelir.
Örnek: He is not thinking realistically about this issue; he is chasing rainbows.
(Bu konu hakkında hiç gerçekçi düşünmüyor; boş hayallerin peşinden koşuyor.)

Clear as Mud

Anlamı: Anlaşılması güç, kafa karıştırıcı.
Örnek: I read the manual twice, and it’s still clear as mud.
(Kılavuzu iki kez okudum ama hala hiçbir şey anlamadım.)

Come Out of Your Shell

Anlamı: İçe kapanıklığı bırakmak ve üzerindeki utangaçlığı atmak.
Örnek: When the new student first came to class, he was very shy, but now he has come out of his shell.
(Yeni öğrenci sınıfa ilk geldiği zaman çok utangaçtı ama şimdi üzerindeki utangaçlığı attı.)

Come Rain or Shine

Anlamı: Ne olursa olsun, her şeye rağmen.
Örnek: I’ll stand by your side, come rain or shine.
(Ne olursa olsun, hep yanında olacağım.)

Down to Earth

Anlamı: Gerçekçi, ayakları yere basan anlamında kullanılır.
Örnek: For someone who has so much, she’s incredibly down to earth.
(Bu kadar şeye sahip biri için inanılmaz derecede ayakları yere sağlam basan biri.)

Every Cloud Has a Silver Lining

Anlamı: Her kötü durumun içinde bir iyilik veya olumlu yön bulunabilir; her şeyde bir hayır vardır.
Örnek: She ended up going to a university she didn’t even want, but in the end, it led to things she never imagined. Every cloud has a silver lining.
(Hiç istemediği bir üniversiteye gitmek zorunda kaldı ama sonunda hayal bile edemeyeceği şeyler yaşadı. Her şerde bir hayır vardır.)

Fair-Weather Friend

Anlamı: Sadece işler yolundayken yanında olan, iyi gün dostu.
Örnek: When I went bankrupt, I realized who my real friends were. The fair-weather friends disappeared.
(İflas ettiğimde gerçek dostlarımın kim olduğunu anladım. İyi günde dost olanlar ortadan kayboldu.)

Feel Under the Weather

Anlamı: Kendini iyi hissetmemek, halsiz hissetmek.
Örnek: I’m feeling a bit under the weather today, so I think I’ll skip work.
(Bugün kendimi biraz kötü hissediyorum, sanırım işe gitmeyeceğim.)

In Full Bloom

Anlamı: Bir kişinin ya da durumun en güçlü döneminde olması.
Örnek: The writer’s talent is now in full bloom, and beginning to be recognized around the world.
(Yazarın yeteneği şu anda zirvede ve dünyaca tanınmaya başlıyor.)

It’s Raining Cats and Dogs

Anlamı: Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak.
Örnek: We had to cancel the event because it was raining cats and dogs all morning.
(Etkinliği iptal etmek zorunda kaldık çünkü sabahtan beri bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.)

Like a Moth to a Flame

Anlamı: Kişinin kendisi için zararlı olduğunu bile bile bir şeye karşı konulamaz şekilde çekilmesini ifade eder.
Örnek: Like a month to a flame, she returned to the toxic friendship that always hurt her.
(Kendisi için zararlı olduğunu bile bile, ona hep zarar veren o toksik arkadaşlığa geri döndü.)

Lost at Sea

Anlamı: Kafanın karışık olması, belirsizlik içinde hissetmek.
Örnek: After graduating from university, I felt completely lost at sea about my career.
(Üniversiteden mezun olduktan sonra kariyerimle ilgili tamamen kafam karışmıştı.)

Make Waves

Anlamı: Hem ortamda dikkat çekmek hem de sorun çıkarmak anlamında kullanılır.
Örnek: The lyrics of her new song make waves in the music world.
(Yeni şarkısının sözleri müzik dünyasında dikkat çekiyor.)

Olive Branch

Anlamı: Birine barış teklif etmek, uzlaşma sağlamak. Türkçede buna karşılık olarak ‘zeytin dalı uzatmak’ kullanılır.
Örnek: After years of not speaking to each other, he finally extended an olive branch by sending her flowers.
(Yıllarca birbirleriyle konuşmadıktan sonra, sonunda ona çiçek göndererek barış teklif etti.)

Out of the Woods

Anlamı: Tehlikeyi atlatmak.
Örnek: My son was very sick in the past few days, but the doctors say he’s out of the woods.
(Oğlum son birkaç gündür çok hastaydı, ama doktorlar artık tehlikeyi atlattığını söylüyor.)

Rain on Someone’s Parade

Anlamı: Birinin tadını kaçırmak, planlarını bozmak.
Örnek: Don’t rain on my parade just because things didn’t go your way.
(Her şey senin istediğin gibi gitmedi diye benim tadımı kaçırma.)

Shoot the Breeze

Anlamı: Geyik muhabbeti yapmak.
Örnek: Let’s come over to my place and shoot the breeze for a while.
(Haydi bana gelin, biraz geyik muhabbeti yapalım.)

Snowed Under

Anlamı: Çok fazla işle, sorumlulukla bunalmış olmak ve bir işin altında ezilmek anlamına gelir.
Örnek: I couldn’t check social media because I was snowed under.
(Sosyal medyayı kontrol edemedim çünkü işlerin altında ezilmiştim.)

Storm in a Teacup

Anlamı: Bir meseleyi gereksiz yere büyütmek anlamına gelir.
Örnek: You’re making a storm in a teacup. It’s not that serious.
(Olayı gereksiz yere büyütüyorsun. O kadar da ciddi bir şey değil.)

Take a Rain Check

Anlamı: Bir teklifi şu an için reddetmek, ancak ileride gerçekleştirmek istediğini belirtmek.
Örnek: Thanks for the invitation, but I’ll have to take a rain check.
(Davet için teşekkürler ama bu seferlik reddedeceğim.)

The Calm Before the Storm

Anlamı: Büyük bir sorun yaşanmadan hemen önceki sakin dönemi anlatmak için kullanılır. Fırtına öncesi sessizlik demektir.
Örnek: The office was unusually quiet before the meeting, it felt like the calm before the storm.
(Toplantıdan önce ofis alışılmadık şekilde sessizdi, fırtına öncesi sessizlik gibiydi.)

The Grass Is Always Greener on the Other Side

Anlamı: Başka insanların veya durumların bizimkinden daha iyiymiş gibi görünmesini ifade eder. Türkçede buna karşılık olarak ‘komşunun tavuğu komşuya kaz görünür’ deyimi kullanılır.
Örnek: I used to envy my friend who lived away from the city, but I’ve learned the grass is always greener on the other side.
(Şehirden uzak yaşayan arkadaşıma özenirdim ama artık her şeyin dışarıdan göründüğü gibi olmadığını öğrendim.)

Turn Over a New Leaf

Anlamı: Her şeye yeniden başlamak anlamına gelir.
Örnek: My sister promised to turn over a new leaf after the new year.
(Kız kardeşim yeni yıldan sonra yeni bir başlangıç yapacağına söz verdi.)

Under the Weather

Anlamı: Kişinin kendini iyi hissetmemesi ve keyifsiz olması anlamına gelir.
Örnek: My mom seemed to be a bit under the weather.
(Annem kendini pek iyi hissetmiyor gibiydi.)

Walk on Air

Anlamı: Sevinçten havalara uçmak.
Örnek: When I received the news I had been waiting for for so long, I was walking on air.
(Uzun zamandır beklediğim haberi aldığımda, sevinçten havalara uçuyordum.)

Walking on Thin Ice

Anlamı: Başını belaya sokmak ve tehlikeli sularda yüzmek gibi anlamlara gelir.
Örnek: If you keep coming in late to school, you’re walking on thin ice.
(Eğer okula geç gelmeye devam edersen başını belaya sokacaksın.)

Weather the Storm

Anlamı: Zor bir durumu, krizi atlatmak.
Örnek: My small business weathered the storm of the financial crisis and came out stronger.
(Küçük işletmem, finansal krizi atlattı ve daha güçlü çıktı.)

Whistle in the Wind

Anlamı: Birinin boşuna çabalaması veya çabasının sonuçsuz kalması anlamına gelir.
Örnek: If you’re trying to make everyone happy, you’re just whistling in the wind.
(Herkesin mutlu olması için çabalıyorsan, boşuna uğraşıyorsun demektir.)

Doğa ile Alakalı İngilizce Deyimler Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Hem İngilizcede hem de Türkçede aynı anlama gelen deyimler var mıdır?
Evet, İngilizce ve Türkçede aynı anlama gelen deyimler oldukça fazladır. Örneğin, ‘kill two birds with one stone’ Türkçe karşılığı ‘bir taşla iki kuş vurmak’ demektir ve iki dilde de tek hamlede iki işi birden halletmek anlamına gelir.

Hem İngilizcede hem de Türkçede doğa ile alakalı olup aynı anlama gelen deyimler var mıdır?
Tabii ki vardır. Bu yazıda da görebileceğiniz üzere ‘turn over a new leaf’ Türkçe karşılığı ‘yeni bir sayfa açmak’ demektir ve ikisi de yeni bir başlangıç yapmak anlamına gelir.

‘Fair-Weather Friend’ kimler için kullanılır?

Sadece işler yolundayken yanında olan ama zor zamanlarda yalnız bırakan insanlar için kullanılır.

‘The Calm Before the Storm’ ne demektir?

Büyük bir olaydan hemen önceki sakin dönemi anlatmak için kullanılır. Fırtına öncesi sessizlik demektir.

Öğrendiklerinizi pratiğe dökmek ister misiniz? İngilizce öğrenmek için ihtiyacınız olan her şeye tek bir platform üzerinden ulaşabilirsiniz! 25 dakikalık bire bir canlı dersler, 40 dakikalık grup dersleri, 30.000’den fazla interaktif videolar, kelime öğrenme araçları, yapay zeka destekli öğretmen MiMi, quizler ve interaktif aktiviteler ile EnglishCentral, kullanıcılarına kişiselleştirilmiş ve kaliteli bir eğitim planını uygun fiyatlı olarak sunmaktadır. Hemen EnglishCentral’a kayıt olup İngilizce öğrenmeye başlamaya ne dersiniz?

3. Sınıf İngilizce Kelimeleri
4. Sınıf İngilizce Kelimeleri