Hepsi
Çocuklar için İngilizce
Günlük İngilizce
İngilizce Gramer
İngilizce Şarkılar
Kurumsal İngilizce
Popüler Günlük İngilizce
Popüler İngilizce Gramer
Popüler İngilizce Şarkılar
Popüler Paylaşımlar
Generic selectors
Exact matches only
Ara
Search in content
Post Type Selectors
Lütfen Dil Seçin
English
Türkçe
Português
عربي
日本
Tiếng Việt
한국어
Popüler Paylaşımlar
Hepsi
Çocuklar için İngilizce
Günlük İngilizce
İngilizce Gramer
İngilizce Şarkılar
Kurumsal İngilizce

Teknoloji ile Alakalı İngilizce Deyimler

İngilizce öğrenerek dünyadaki insanlarla iletişim kurabilir, daha iyi iş fırsatları yakalayabilir ve internetteki bilgileri daha iyi anlayabilirsiniz. İngilizceyi akıcı şekilde, aynı anadilinizmiş gibi, konuşabilmek için deyimleri öğrenmek oldukça önemlidir. Deyimler her zaman kelimelerin gerçek anlamını yansıtmasa da, günlük konuşmalarda sıkça kullanılır ve konuşmanızı daha doğal gösterir. Günümüzde teknolojinin hayatımızın her alanında yer aldığı gerçeği göz önüne alınırsa, teknolojiyle ilgili deyimleri bilmek son derece faydalıdır. Bu blog yazısında, teknolojiyle bağlantılı 27 yaygın İngilizce deyimi ve bunların anlamlarını basit örneklerle birlikte bulacaksınız. Bu sayede bu deyimleri gerçek yaşamda nasıl kullanabileceğinizi kolayca öğrenebilirsiniz.

EnglishCentral ile İngilizce Öğren

İngilizce öğrenirken kendi ihtiyaçlarınıza ve seviyenize odaklanmak en büyük önceliklerden biridir. EnglishCentral, kullanıcılarına İngilizce öğrenme sürecinde kişiselleştirilmiş, kapsamlı ve etkili bir destek sunan, zengin içeriklerle donatılmış bir dil öğrenme platformudur. EnglishCentral üzerinden uzman öğretmenlerimizle 7/24 özel ders yapabilirsiniz. Özel derslerinizde öğretmen, konu, tarih ve saat seçimi tamamen size aittir. Bire bir derslere ek olarak grup dersleri ile dünya üzerinden kullanıcılarla bir sınıfta buluşabilir ve ders yapabilirsiniz.

EnglishCentral, özellikle dinleme, konuşma, telaffuz ve kelime dağarcığı gibi temel dil becerilerini geliştirmek için tasarlanmış videolar ve interaktif alıştırmalar ile kullanıcıların İngilizce’yi daha doğal ve keyifli bir şekilde öğrenmelerine yardımcı olur.

EnglishCentral’ın en dikkat çeken özelliklerinden biri, kullanıcılarına dünya genelinde popüler olan film sahneleri, müzik videoları, röportajlar, haber klipleri ve eğitici içeriklerden oluşan geniş bir video kütüphanesi sunmasıdır. Bu sayede, kullanıcılar ilgi alanlarına hitap eden videoları seçerek öğrenmeyi daha eğlenceli ve kişisel hale getirebilirler. Videoların yanında sunulan altyazılar sayesinde hem dinleme hem de okuma pratiği yapılabilir, böylece öğrenciler dili doğal bir akış içinde öğrenirken anlama becerilerini güçlendirebilirler.

Platform ayrıca, her video için sunulan interaktif quizler, kelime alıştırmaları ve telaffuz çalışmaları ile öğrenmeyi pekiştirici deneyimler sunar. Örneğin, kullanıcılar videoda geçen yeni kelimeleri öğrenir ve anlamlarını pekiştirmek için interaktif testler çözebilirler. Aynı zamanda, kelime dağarcığını geliştirmek amacıyla video içindeki önemli terimler belirginleştirilir ve anlamları açıklanır, böylece kullanıcılar yeni kelimeleri doğal bir bağlam içinde öğrenme imkanı bulurlar.

Teknoloji ile Alakalı 27 İngilizce Deyim

Deyimler günlük konuşmalar, filmler ve kitaplarda sıkça karşımıza çıkar. Bu deyimleri öğrenmek ve doğru şekilde kullanabilmek İngilizceyi daha doğal ve akıcı konuşabilmeniz için önemli bir adımdır. Aşağıda sık kullanılan 27 teknolojiyle ilgili deyim yer almakta. Her birinin anlamı ve örnek kullanımı da verilmiştir.

At the click of a button

Anlamı: Kolayca ve hızlı bir şekilde, özellikle teknoloji kullanılarak
Örnek: You can order groceries online at the click of a button.
(Yiyecekleri internetten tek tıkla sipariş edebilirsin.)

A well-oiled machine

Anlamı: Sorunsuz ve verimli çalışan bir şey
Örnek: Our team runs like a well-oiled machine during product launches.
(Ürün lansmanlarında ekibimiz sorunsuz çalışan bir makine gibi işler.)

Ahead of the curve

Anlamı: Diğerlerinden daha yenilikçi ya da ileri düzeyde olmak
Örnek: This company is always ahead of the curve in AI research.
(Bu şirket yapay zekâ araştırmalarında her zaman bir adım önde.)

Be a game-changer

Anlamı: Sonuçları veya iş yapma şeklini kökten değiştiren şey
Örnek: The smartphone was a game-changer in the tech world.
(Akıllı telefon, teknoloji dünyasında devrim yarattı.)

Bells and whistles

Anlamı: Bir şeyi daha cazip hale getirmek için eklenen ekstra özellikler
Örnek: This software has all the bells and whistles, but it’s expensive.
(Bu yazılım her türlü ekstra özelliğe sahip ama pahalı.)

Blow a fuse

Anlamı: Çok sinirlenmek
Örnek: He blew a fuse when the server crashed before the big presentation.
(Büyük sunumdan önce sunucu çökünce çok sinirlendi.)

Break new ground

Anlamı: Yenilikçi veya öncü bir şey yapmak
Örnek: The scientists broke new ground with their research on quantum computing.
(Bilim insanları kuantum hesaplama üzerine yaptıkları araştırmayla çığır açtı.)

Break the internet

Anlamı: İnternette büyük etki yaratmak, viral olmak
Örnek: Lady Gaga’s photo broke the internet within minutes of being posted.
(Lady Gaga’nın fotoğrafı paylaşıldıktan birkaç dakika sonra internette olay oldu.)

Byte the bullet

Anlamı: Zor bir durumu kabullenmek (teknolojiyle ilgili kelime oyunu, deyimin orjinal hali “bite the bullet” şeklindedir)
Örnek: I had to byte the bullet and learn coding to get the job.
(Bu işi almak için dişimi sıktım ve kodlama öğrenmek zorunda kaldım.)

Crash and burn

Anlamı: Büyük bir şekilde başarısız olmak
Örnek: His startup crashed and burned after just six months.
(Girişimi sadece altı ay sonra batıp gitti.)

Cutting-edge

Anlamı: Son derece modern ve ileri teknoloji
Örnek: They’re using cutting-edge technology in their latest product.
(Yeni ürünlerinde son teknoloji kullanıyorlar.)

Digital footprint

Anlamı: Bir kişinin internette bıraktığı iz
Örnek: Be careful what you post; your digital footprint is permanent.
(Ne paylaştığına dikkat et; dijital ayak izlerin kalıcıdır.)

Firewall someone

Anlamı: Birinin bilgi veya iletişime erişimini engellemek
Örnek: They firewalled the ex-employee to protect company data.
(Şirket verilerini korumak için eski çalışanı engellediler.)

Get your wires crossed

Anlamı: Yanlış anlamak ya da iletişim kopukluğu yaşamak
Örnek: We got our wires crossed about the meeting time.
(Toplantı saati konusunda iletişim kopukluğu yaşadık.)

Go viral

Anlamı: İnternette çok hızlı bir şekilde popüler olmak
Örnek: Her dance video went viral overnight.
(Dans videosu bir gecede viral oldu.)

Hardwired to

Anlamı: Doğal ya da içgüdüsel olarak bir şeye eğilimli olmak
Örnek: Humans are hardwired to seek social connections.
(İnsanlar sosyal bağlar kurmaya doğuştan eğilimlidir.)

Have a screw loose

Anlamı: Garip davranmak ya da akıl sağlığından şüphe edilmek
Örnek: He must have a screw loose if he thinks that app will work without a backend.
(Bu uygulamanın arka plan sistemi olmadan çalışacağını düşünüyorsa kesinlikle kafasında bir sorun var.)

In the loop

Anlamı: Bilgilendirilen ya da iletişimde tutulan kişi olmak
Örnek: Please keep me in the loop about the software updates.
(Yazılım güncellemeleri hakkında beni bilgilendirmeye devam et.)

On the same wavelength

Anlamı: Aynı şekilde düşünmek ya da çok iyi anlaşmak
Örnek: The designers are on the same wavelength, which speeds up the process.
(Tasarımcılar aynı frekansta, bu da süreci hızlandırıyor.)

Out of the loop

Anlamı: Bilgilendirilmemek ya da bir sürecin dışında kalmak
Örnek: I’ve been out of the loop since I went on vacation.
(Tatile çıktığımdan beri olan bitenden haberim yok.)

Plug and play

Anlamı: Ekstra ayara gerek kalmadan hemen kullanılabilen
Örnek: This printer is plug and play, just connect it and start printing.
(Bu yazıcı tak çalıştır özellikli, sadece bağla ve yazdırmaya başla.)

Plugged in

Anlamı: Güncel bilgilere sahip olmak ya da iyi bağlantılara sahip olmak
Örnek: She’s really plugged in to the latest tech trends.
(Teknoloji trendleri konusunda gerçekten çok güncel.)

Pull the plug

Anlamı: Bir şeyi sonlandırmak ya da iptal etmek
Örnek: They pulled the plug on the app after poor reviews.
(Olumsuz yorumlardan sonra uygulamayı iptal ettiler.)

Push the envelope

Anlamı: Sınırları zorlamak, yenilik yapmak
Örnek: This developer always pushes the envelope with creative coding techniques.
(Bu geliştirici her zaman yaratıcı kodlama teknikleriyle sınırları zorluyor.)

Get with the program

Anlamı: Yeni düzene ya da fikirlere ayak uydurmak
Örnek: If you want to keep your job in tech, you’ve got to get with the program!
(Teknoloji sektöründe işini korumak istiyorsan yeniliklere ayak uydurmalısın!)

Push someone’s buttons

Anlamı: Kasten birini sinirlendirmek ya da kışkırtmak
Örnek: Don’t listen to him—he’s just trying to push your buttons.
(Onu dinleme—sadece seni sinirlendirmeye çalışıyor.)

Recharge your batteries

Anlamı: Dinlenerek enerji toplamak
Örnek: I took a weekend trip to the mountains to recharge my batteries.
(Hafta sonu dağlara gidip enerji topladım.)

Teknoloji ile Alakalı İngilizce Deyimler Hakkında Sık Sorulan Sorular

Deyimleri öğrenmek için en iyi yöntem nedir?
Deyimleri öğrenmenin en etkili yolu onları cümle içinde kullanarak öğrenmektir. Dizi, film ve podcast gibi günlük konuşmalara benzer dil içeren kaynaklarda bu deyimlerin geçtiği anları takip etmek çok faydalıdır. Ayrıca günlük yazı ve konuşma pratiklerinde bu deyimleri bilinçli şekilde kullanmak öğrenmeyi kalıcı hâle getirir.

“Cutting-edge” ve “state-of-the-art” arasındaki fark nedir?
“Cutting-edge” yenilikçi ve çığır açan teknoloji anlamına gelir; vurgusu geleceğe yöneliktir. “State-of-the-art” ise mevcut durumda ulaşılmış en gelişmiş seviyeyi ifade eder. İkisi de olumlu anlam taşır, ancak biri yeniliğe, diğeri kaliteye daha çok odaklanır.

Deyimler TOEFL veya IELTS gibi sınavlarda işe yarar mı?
Evet, deyimler özellikle Speaking ve Writing bölümlerinde daha doğal ve etkili bir dil kullanımı sağlar. Aşırıya kaçmadan doğru bağlamda kullanıldığında puan kazandırabilir. Ancak deyimlerin anlamını tam olarak bilmeden kullanmak risklidir.

Teknolojiyle ilgili deyimleri öğrenirken hangi İngilizce seviyesinde olmam lazım?
Genellikle bu deyimleri rahatça anlayıp kullanmak için en az B1 (orta seviye) İngilizce bilgisi gerekir. Daha ileri seviye olan B2 ve C1 düzeylerinde deyimleri doğru bağlamda esnek şekilde kullanmak daha kolay olur. Yeni başlayanlar (A1-A2) ise deyim öğrenmeye temel ifadelerle yavaş yavaş başlayabilir.

Öğrendiklerinizi pratiğe dökmek ister misiniz? İngilizce öğrenmek için ihtiyacınız olan her şeye tek bir platform üzerinden ulaşabilirsiniz! 25 dakikalık bire bir canlı dersler, 40 dakikalık grup dersleri, 30.000’den fazla interaktif videolar, kelime öğrenme araçları, yapay zeka destekli öğretmen MiMi, quizler ve interaktif aktiviteler ile EnglishCentral, kullanıcılarına kişiselleştirilmiş ve kaliteli bir eğitim planını uygun fiyatlı olarak sunmaktadır. Hemen EnglishCentral’a kayıt olup İngilizce öğrenmeye başlamaya ne dersiniz?

Çocuklar İçin İngilizce Kursu Nasıl Seçilir?
My Mistakes Were Made For You – The Last Shadow Puppets Şarkı Sözleri Türkçe Çeviri