Hepsi
Günlük İngilizce
İngilizce Gramer
İngilizce Şarkılar
Kurumsal İngilizce
Popüler Günlük İngilizce
Popüler İngilizce Gramer
Popüler İngilizce Şarkılar
Popüler Paylaşımlar
Generic selectors
Exact matches only
Ara
Search in content
Post Type Selectors
Lütfen Dil Seçin
English
Türkçe
Português
عربي
日本
Tiếng Việt
한국어
Popüler Paylaşımlar
Hepsi
Günlük İngilizce
İngilizce Gramer
İngilizce Şarkılar
Kurumsal İngilizce

Try Ne Demek, Ne Anlama Gelir? Try İle İlgili Bilinmesi Gerekenler

İngilizce öğrenme sürecinde karşılaşılan kelimeler arasında, “try” kelimesi oldukça sık rastlanan ve çok yönlü bir anlam barındıran bir terimdir. Hem günlük dilde hem de özel alanlarda kullanılan bu kelime, birçok farklı bağlamda farklı anlamlar taşıyabilir. Eğer “try” kelimesinin çeşitli anlamlarını ve kullanım alanlarını daha yakından öğrenmek istiyorsanız, doğru yerdesiniz.

Try Ne Anlama Gelir?

Try, İngilizce bir kelime olup Türkçede “denemek, uğraşmak, çalışmak, teşebbüs etmek, kalkışmak, tecrübe etmek, imtihan etmek, sınamak, araştırmak, yargılamak, muhakeme etmek, tetkik etmek, tahkik etmek” gibi anlamlara gelmektedir.

Try kelimesinin en yaygın kullanımı, bir şeyi yapmayı veya başarmayı denemek anlamına gelir. Örneğin, “I’m going to try to lose weight” (Kilo vermeye çalışacağım), “I’ll try my best” (Elimden geleni yapacağım) gibi cümlelerde bu anlamı görmekteyiz.

Try kelimesi, bir şeyin mümkün olup olmadığını veya nasıl yapılacağını görmek için de kullanılabilir. Örneğin, “Let’s try this” (Bunu deneyelim), “How do I try this?” (Bunu nasıl denerim?) gibi cümlelerde bu anlamı görmekteyiz.

Try kelimesi, bir şeyi yapmayı teklif etmek veya birinin bir şey yapmasını önermek için de kullanılabilir. Örneğin, “Would you like to try this?” (Bunu denemek ister misin?), “I’ll try to help you” (Sana yardım etmeye çalışacağım) gibi cümlelerde bu anlamı görmekteyiz.
Try kelimesinin bazı yaygın kullanımları şu şekildedir:

• I tried to call you, but your phone was off. (Seni aramaya çalıştım ama telefonun kapalıydı.)
• I’m trying to learn a new language. (Yeni bir dil öğrenmeye çalışıyorum.)
• Let’s try a new restaurant tonight. (Bu gece yeni bir restoran deneyelim.)
• I’ll try to finish this work by tomorrow. (Bu işi yarın bitirmeye çalışacağım.)

Try kelimesinin İngilizcede oldukça yaygın bir kelime olduğu ve farklı anlamlarda kullanılabileceği unutulmamalıdır. Try kelimesiyle alakalı aklınızda bulundurmanız gerekenler şunlardır:

• Try kelimesinin İngilizcede oldukça yaygın bir kelime olduğu ve farklı anlamlarda kullanılabileceği unutulmamalıdır.
• Try kelimesinin en yaygın kullanımı, bir şeyi yapmayı veya başarmayı denemek anlamına gelir.
• Try kelimesi, bir şeyin mümkün olup olmadığını veya nasıl yapılacağını görmek için de kullanılabilir.
• Try kelimesi, bir şeyi yapmayı teklif etmek veya birinin bir şey yapmasını önermek için de kullanılabilir.

Try Eş Anlamlı Kullanımları

Try kelimesi, İngilizcede oldukça yaygın kullanılan bir kelimedir. Bu nedenle, bu kelimenin eş anlamlıları da oldukça fazladır. Try kelimesinin eş anlamlı kullanımları şu şekildedir:

Attempt: Try kelimesinin en yaygın eş anlamlısı attempt kelimesidir. Attempt kelimesi, “bir şeyi yapmaya çalışmak” anlamına gelir. Örneğin, “I attempted to climb the mountain, but I was too tired.” (Dağı tırmanmaya çalıştım ama çok yorgundum.) cümlesinde attempt kelimesi kullanılmıştır.

Endeavour: Endeavour kelimesi, “bir şey için çaba göstermek” anlamına gelir. Örneğin, “She endeavoured to learn the new language.” (Yeni dili öğrenmeye çalıştı.) cümlesinde endeavour kelimesi kullanılmıştır.

Strive: Strive kelimesi, “bir şey için çok çalışmak” anlamına gelir. Örneğin, “He strives to be the best.” (En iyi olmak için çabalıyor.) cümlesinde strive kelimesi kullanılmıştır.

Make an effort: Make an effort kelimesi, “bir şey için çaba göstermek” anlamına gelir. Örneğin, “I’ll make an effort to finish this work on time.” (Bu işi zamanında bitirmek için çabalayacağım.) cümlesinde make an effort kelimesi kullanılmıştır.

Set one’s sights on: Set one’s sights on kelimesi, “bir şeyi başarmayı hedeflemek” anlamına gelir. Örneğin, “She set her sights on becoming a doctor.” (Doktor olmayı hedefledi.) cümlesinde set one’s sights on kelimesi kullanılmıştır.

Aim: Aim kelimesi, “bir şeyi amaçlamak” anlamına gelir. Örneğin, “He aimed to be the best football player in the world.” (Dünyanın en iyi futbolcusu olmayı amaçladı.) cümlesinde aim kelimesi kullanılmıştır.

Seek: Seek kelimesi, “bir şey bulmak veya elde etmek için çaba göstermek” anlamına gelir. Örneğin, “They sought to find a cure for the disease.” (Hastalığın bir tedavisini bulmaya çalıştılar.) cümlesinde seek kelimesi kullanılmıştır.

Undertake: Undertake kelimesi, “bir şeyi üstlenmek” anlamına gelir. Örneğin, “He undertook to build a new house.” (Yeni bir ev inşa etmeyi üstlendi.) cümlesinde undertake kelimesi kullanılmıştır.

Try kelimesinin eş anlamlı kullanımları, cümlenin anlamını ve tonunu değiştirmek için kullanılabilir. Örneğin, “I tried to call you, but your phone was off.” (Seni aramaya çalıştım ama telefonun kapalıydı.) cümlesinde try kelimesi kullanılırken, “I attempted to call you, but your phone was off.” (Seni aramaya çalıştım ama telefonun kapalıydı.) cümlesinde attempt kelimesi tercih edilmiştir. Bu iki cümlenin anlamları aynı olsa da, attempt kelimesinin kullanılması cümlenin daha resmi bir ton vermesini sağlar.

Try kelimesinin eş anlamlı kullanımlarını bilmek, İngilizceyi daha iyi anlamanıza ve kullanmanıza yardımcı olacaktır.

Try ile İlgili İngilizce Cümleler

Try kelimesinin en yaygın kullanımı, bir şeyi yapmayı veya başarmayı denemek anlamına gelir. Örneğin:

• I’m trying to learn how to play the guitar. (Gitar çalmayı öğrenmeye çalışıyorum.)
• He tried to climb the mountain, but he gave up. (Dağı tırmanmaya çalıştı ama pes etti.)
• I’ll try to finish this project by tomorrow. (Bu projeyi yarın bitirmeye çalışacağım.)
• She’s trying to quit smoking. (Sigarayı bırakmaya çalışıyor.)
• They are trying to save money for their vacation. (Tatilleri için para biriktirmeye çalışıyorlar.)

Try kelimesi, bir şeyin mümkün olup olmadığını veya nasıl yapılacağını görmek için de kullanılabilir. Örneğin:

• Let’s try this new recipe. (Bu yeni tarifi deneyelim.)
• How do I try this new software? (Bu yeni yazılımı nasıl deneyebilirim?)
• I’ll try to understand your point of view. (Senin bakış açını anlamaya çalışacağım.)
• Let’s try to solve this puzzle together. (Hadi bu bulmacayı birlikte çözmeye çalışalım.)
• He wanted to try his luck in a new city. (Yeni bir şehirde şansını denemek istedi.)

Try kelimesi, bir şeyi yapmayı teklif etmek veya birinin bir şey yapmasını önermek için de kullanılabilir. Örneğin:

• Would you like to try my new cake? (Yeni kekimi denemek ister misin?)
• I’ll try to help you with your homework. (Ödevinde sana yardım etmeye çalışacağım.)
• Why don’t you try going for a walk? (Neden yürüyüşe çıkmayı denemedin?)
• I’ll try to make time for the meeting tomorrow. (Yarınki toplantıya zaman ayırmaya çalışacağım.)
• I’ll try to fix the issue you’re having with your computer. (Bilgisayarındaki sorunu düzeltmeye çalışacağım.)

Try kelimesinin eş anlamlı kullanımları:

Attempt:
• I attempted to climb the mountain, but I was too tired. (Dağı tırmanmaya çalıştım ama çok yorgundum.)
• He attempted to steal the car, but he was caught. (Arabayı çalmaya çalıştı ama yakalandı.)
• I attempted to learn a new instrument, but it was challenging. (Yeni bir enstrüman öğrenmeye çalıştım, ama zorlayıcıydı.)
• Before giving up, she attempted to repair the broken vase. (Pes etmeden önce, kırık vazoyu tamir etmeye çalıştı.)
• The team attempted to break the world record, but fell short. (Takım, dünya rekorunu kırmaya çalıştı, ancak başaramadı.)

Endeavour:
• She endeavoured to learn the new language, but it was difficult. (Yeni dili öğrenmeye çalıştı ama zordu.)
• He endeavoured to be a good father, but he worked too much. (İyi bir baba olmaya çalıştı ama çok çalışıyordu.)
• He endeavoured to overcome his fear of public speaking. (Topluluk önünde konuşma korkusunu yenmeye çalıştı.)
• She endeavoured to improve her leadership skills through continuous learning. (Sürekli öğrenme yoluyla liderlik becerilerini geliştirmeye çalıştı.)
• The company endeavoured to innovate and stay ahead in the competitive market. (Şirket, yenilik yapmaya ve rekabetçi piyasada önde kalmaya gayret etti.)

Strive:
• He strives to be the best in his field. (Alanında en iyi olmaya çalışıyor.)
• She strives to make a difference in the world. (Dünyada bir fark yaratmaya çalışıyor.)
• They strive to create a supportive community for local artists. (Yerel sanatçılar için destekleyici bir topluluk oluşturmaya gayret ediyorlar.)
• He strives to maintain a healthy work-life balance. (Sağlıklı bir iş-yaşam dengesi sürdürmeye çalışıyor.)
• She strives to excel in her academic studies. (Akademik çalışmalarında başarılı olmaya çaba sarf ediyor.)

Make an effort:
• I’ll make an effort to finish this work on time. (Bu işi zamanında bitirmek için çabalayacağım.)
• She made an effort to learn how to play the piano. (Piyano çalmayı öğrenmek için çabaladı.)
• He made an effort to mend his relationship with his family. (Ailesiyle ilişkisini düzeltmek için çaba sarf etti.)
• He is making an effort to adopt a healthier lifestyle. (Daha sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemeye çaba gösteriyor.)
• The team made an effort to collaborate more effectively on the project. (Ekip, projede daha etkili bir şekilde işbirliği yapmaya çaba gösterdi.)

Set one’s sights on:
• She set her sights on becoming a doctor. (Doktor olmayı hedefledi.)
• He set his sights on winning the race. (Yarışı kazanmayı hedefledi.)
• They set their sights on launching a successful startup. (Başarılı bir start-up başlatmayı hedeflediler.)
• She set her sights on achieving a leadership position within the company. (Şirket içinde liderlik pozisyonu elde etmeyi hedefledi.)
• She set her sights on learning a new skill every month. (Her ay yeni bir beceri öğrenmeyi hedefledi.)

Aim:
• He aimed to become a successful businessman. (Başarılı bir iş adamı olmayı hedefledi.)
• She aimed to travel the world. (Dünyayı dolaşmayı hedefledi.)
• They aim to create a more sustainable environment in their community. (Topluluklarında daha sürdürülebilir bir ortam oluşturmayı hedefliyorlar.)
• She aims to start her own business and be an entrepreneur. (Kendi işini kurmayı ve girişimci olmayı hedefliyor.)
• She aims to make a positive impact on the lives of those in need. (İhtiyacı olanların hayatlarında olumlu bir etki yapmayı hedefliyor.)

Seek:
• They sought to find a cure for the disease. (Hastalığın bir tedavisini bulmaya çalıştılar.)
• She sought to find her purpose in life. (Hayattaki amacını bulmaya çalıştı.)
• He seeks to expand his knowledge through continuous learning. (Sürekli öğrenme yoluyla bilgisini genişletmeye çalışıyor.)
• He sought to overcome the challenges in his personal life with resilience. (Kişisel yaşamındaki zorlukları dirençle aşmaya çalıştı.)
• They sought to establish better diplomatic relations between the two countries. (İki ülke arasında daha iyi diplomatik ilişkiler kurmaya çalıştılar.)

Undertake:
• He undertook to build a new house. (Yeni bir ev inşa etmeyi üstlendi.)
• She undertook to organize the event. (Etkinliği düzenlemeyi üstlendi.)
• They undertook to develop a comprehensive plan for the project. (Projenin kapsamlı bir planını oluşturmayı üstlendiler.)
• She undertook to research and document the history of the ancient civilization. (Antik medeniyetin tarihini araştırmayı ve belgelemeyi üstlendi.)
• He undertook to mentor new employees and guide them in their roles. (Yeni çalışanlara mentorluk yapmayı ve onları rollerinde yönlendirmeyi üstlendi.)

İşte try kelimesinin kullanıldığı bazı diğer örnekler:

• I tried to call you, but your phone was busy. (Seni aramaya çalıştım ama telefonun meşguldü.)
• I’ve tried everything, but I still can’t fix it. (Her şeyi denedim ama hala düzeltmeyi başaramadım.)
• I’m not sure if I can do this, but I’ll try my best. (Bunu yapabileceğimden emin değilim ama elimden geleni yapacağım.)
• I’m trying to lose weight. (Kilo vermeye çalışıyorum.)
• He tried to climb the mountain, but it was too steep. (Dağı tırmanmaya çalıştı ama çok dikmiş.)
• I’ll try to finish this work by tomorrow. (Bu işi yarın bitirmeye çalışacağım.)

Try Ne Demek, Ne Anlama Gelir?Try İle İlgili Bilinmesi Gerekenler Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Try 3 hali nedir?
Try fiilinin 3. hali “tried”dir. Bu fiil düzenli bir fiildir, bu nedenle 3. hali “-ed” ekiyle oluşturulur.

Türkçe try ne demek?
Türkçede “try” kelimesinin en yaygın anlamı “denemek”tir. “Try” kelimesinin diğer anlamları da çalışmak, çabalamak, denemek, tecrübe etmek, önermek, teklif etmek.

Try to nasıl kullanılır?
“Try to” ifadesi, “denemek” veya “çalışmak” anlamına gelir. Bu ifade, bir şeyi yapmayı veya başarmayı denemek için kullanılır.

Try kelimesinin eş anlamlıları nelerdir?
Try kelimesinin eş anlamlıları arasında attempt, endeavor, strive, make an effort, set one’s sights on, aim, seek, undertake bulunmaktadır.

Try Ne Demek, Ne Anlama Gelir? Try İle İlgili Bilinmesi Gerekenler hakkında öğrendiklerinizi pratiğe dökmek ister misiniz? Dilerseniz EnglishCentral’da bulunan 20.000’den fazla interaktif video derslerini inceleyebilir, kelime dağarcığınızı geliştirip telaffuz pratiği yapabilirsiniz. Dilerseniz öğrendiklerinizi canlı ve birebir İngilizce özel ders sırasında kişisel İngilizce öğretmeniniz ile tekrar edebilirsiniz. Hemen EnglishCentral’a kayıt olup İngilizce öğrenmeye başlamaya ne dersiniz?

Tim Morris – It’s a Beautiful Day Şarkı Sözleri Türkçe Çeviri
Frank Sinatra – That’s Life Şarkı Sözleri Türkçe Çeviri